Elif.

Dağlarca yalnızlığıyla topluma karışınca yürümesini şaşırır, ellerini koyacak yer bulamazdı.
Reklam
Göründüğü kadarıyla ikimiz de güzellik ve iyilik hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. O, hiçbir şey bilmediği halde bir şeyler bildiğini sanıyor oysa ben hiçbir şey bilmemekle birlikte bunun bilincindeyim. Bu durumda, hiçbir şey bilmediğimi bildiğim için az da olsa ondan daha bilgeyim sanırım.
Ölümden sakınmak o kadar zor değildir, zor olan kötülükten sakınmaktır çünkü kötülük ölümden daha hızlı koşar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mustafa neden iyimserdi bu kadar? Rengi solmuş eski asker ceketi ile ve bunca ağrı sızıyla birlikte neden iyimserdi? Bütün bunların önemli olmadığını seziyordu herhalde. Başka şeylerin mesela matematik gibi güzellik taşıyan şeylerin önemli olduğunu, parasızlığın değil Fuzulî’nin ciddiye alınması gerektiğini düşünüyordu belki de. İnsan ters talihi için olsa olsa bir “Şikayetname” yazardı o kadar.
Herkesin dostu Mustafa İnan nasıl öğretiyordu bu kadar insana? Önce onlarla dost oluyordu tabii. Öğretmeden önce onları öğreniyordu; nasıl öğreteceğini hesaplıyordu. Sanki öğretmiyordu onlara, onlarla sohbet edermiş gibi yapıyordu. Onunla konuşanlar, hocadan bir şey öğrendiklerini çok sonra anlıyordu ya da onların bildikleri şeyleri söylüyormuş gibi yapıyordu. “Sen zaten bilirsin,” diye başlardı söze. Her şey öğretilebilir. İyi yaşamak için neler yapmalı? Bunu bile öğretebiliriz insanlara çünkü iyi yaşamak da “bilgi”ye dayanır, bunu da göstermeliyim sizlere. Çünkü ülkemizin insanları daha yaşamanın acemisidir. Onlara insan gibi yaşaması öğretilmemiştir henüz. Nasıl yaşamak gerektiği de sezdirmeden öğretilebilir onlara. Hayatın yaşamaya değer olduğu öğretilebilir. Güzel sanatların da edebiyatın da ‘büyük ve güzel şeylerin’ de var olduğunu öğrenmeli insanlarımız.
Reklam
Mustafa İnan’dan Jale İnan’a
Bu satırları okurken sen yalnız başbaşa bu satırlarla berabersin, ben ise yalnız senin hayalinle…
Mustafa İnan’dan Jale İnan’a
Seni bilmeden ve tanımadan önce de ben daima sevdim. Fuzulî’nin dediği gibi ben de ezelden beri aşk istidadı var. Daima kalbimde bir ateş vardı. Öyle muayyen bir şey yoktu, yalnız daima içli idim.
Mustafa İnan’dan Jale İnan’a
“Tramvayda camlara çarpan damlaların şekilleri arasında hep seni aradım… İkimizin çilesi ne zaman bitecek?”
Herkes hafızasından, hafızasının zayıf olduğundan kolaylıkla şikayet eder; fakat asla zekâsından yakınmaz. Bilmez ki hafıza, zekânın bir unsurudur.
Coğrafya kaderdir
Bir Newton’u mahalle mektebinde, falaka korkusuyla, anlamadığı bir dilin alfabesiyle ve kelimeleriyle savaşırken düşünebiliyor musun?
Reklam
Bana sorarsan anlattıkları konularla öğrencilerin canını sıkan hocalar, ders verirlerken kendileri de sıkılırlar.
Gılgamış’tan İnanna’ya
Soğukta insanı ısıtmayan ocaksın sen, rüzgârı tutmayan derme çatma kapısın, savunucularının üstüne devrilen saray, altında yatanı boğan bir yorgan, götürenin üstünü kirleten zift, taşıyanın üstüne boşalan su tulumu, taş duvarı çatlatan kireç, çökerten koçbaşı bir dost ülkeyi giyenin ayağını vuran çarık!
İnsan içinde bulunduğu umutsuz koşullarda bazen bir zinciri bir saç teliyle koparabileceğini sanır.
İnsanların hepsi belirsiz bir süre için ertelenen ölüm cezasına mahkumdurlar.
303 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.