Normalde çocuklar ağlar, yetişkinler değil. Hele anneler hiç, onlar ağlayan çocukları avutmak için gelmişlerdir dünyaya.
Burada roller tersine çevrilmişti. Tersine bir dünyaydı.
Bir an kalkıp onu teselli etmeyi düşündüm.
Cesaret edemedim. Üstüne çektiği yorganın altında sessizce ağlıyorsa , saklanıyor demekti. Ağladığı duyulsun istemiyordu.
Bu bir kâbus değildi, bu sona erecek kötü bir rüya değildi.
Hayatı kötü bir rüya olduğu için ağlıyordu o. Elimden bir şey gelmezdi.
Annemden hiç bahsetmedim. Mercek altına almadığım tek kişi O.
Peki neden şimdi? Çünkü yaşlandım. Gangsterler son vurgunlarının ardından daima annelerine sığınırlar.
En çok da, en iyi kısmı sona saklamak istiyordum.
Sana şimdi söylemek istediğim, beni bırakıp gittikten bu kadar yıl sonra, senin ölümünü bir armağan olarak algılamış ve sonunda bu korkunç armağanı kabul etmiş olmam.
(bu takıntılı olduğu şeylerden biri, sürekli dürüstlüğü sorgulanan, şüpheyle yaklaşılan bireylerden oluşan bir ailede büyüdü, çoğu kuzenimizin, hatta bizzat ağabeyimizin defalarca hakim karşısına çıkması yüzünden bu şüpheler hiç ortadan kalkmadı, o da buna tepki olarak, kaygıyla yoğrulmuş bir tür dürüstlük saplantısı ve son derece katı yargılarda bulunmaya yönelik bir eğilim geliştirdi, sanki gerçekleri kendinden uzak tutmak istiyordu, o kadar yakındı ki bu gerçekler ona, sürekli uzaklaşmak istiyordu onlardan.)