1920'li yılların Amerika'sında şaşaalı partilerin ön planda olduğu zamanlar yaşanmaktaydı. Tüm sosyete Gatsby'nin evine girer çıkar arkasından konuşurdu. O ise bunlara hiç aldırmaz, ortalarda görünmez, uzak kıyılara bakar dururdu. Çünkü tüm bu şaşaalı yaşamı elde etme gayesi tek aşkı Daisy'ye ulaşmaktı. Esasen yoksul bir aileden gelen Gatsby, bir öpücük ile alevlenen aşkının ve hayallerinin peşine düşer. Bir şekilde - ve hatta gizemli bir şekilde- milyoner olur. Hakkında türlü dedikodular ağızdan ağıza dolaşır. Hikayenin anlatıcısı, Gatsby ile tanıştığı vakit o, hayatının zirvesindedir. Yeni komşusunun Daisy'nin kuzeni olduğunu öğrenince artık harekete geçme vaktidir. Artık, sürekli geçmişte yaşayan, her şeyi geçmişte olduğu gibi zanneden Gatsby için her şeyi düzeltme vaktidir. Ancak aşkı Daisy'nin ve onun kocası Tom'un bana dokunmayan yılan bin yaşasın düşüncesi ile herkesi harcayabilecek insanlar olduğunu bilmemektedir. Umut ile başlayan bir Amerikan rüyası kendini bir çöküşe bırakır. Ancak Gatsby en azından değer bilen birkaç kişinin hatıralarında güzel anılmaya devam eder.