Tuğulka

Tuğulka
@bosokuyan
İzmir
185 okur puanı
Mayıs 2017 tarihinde katıldı
Malatesta, işçilerin oluşturduğu kooperatiflerin kapitalist mantıkla işleyen ve üyelerine ayrıcalık sağlamaya çalışan işletmelere dönüşerek mücadele için zararlı hale gelebileceklerini söylüyor. Sanki Lenin'in de İşçi Sınıfı ve Köylülük'te buna benzer bir değerlendirmesi vardı. Dönüp bakmak gerekiyor
Reklam
120 syf.
10/10 puan verdi
%99 İçin Feminizm: Bir Manifesto
%99 İçin Feminizm: Bir ManifestoNancy Fraser
7.9/10 · 82 okunma
Tuğulka okurunun profil resmi
Kitabın pdf'ine erişmek için ⬇️ Dosyaya buradan erişebilirsiniz: %99 İçin Feminizm.pdf disk.yandex.com.tr/i/TCCeDlS3vMnNSw
Tıpkı Kilise gibi Devlet de, doğası itibariyle, canlı varlıklarla beslenen büyük bir canavardır O, yüreğinde, halkın tüm olumlu, yaşayan, bireysel ve yerel çıkarlarının karşı karşıya geldiği, çatıştığı, birbirini yok ettiği tartışmalı bir varlıktır. Bu tartışmalı varlık, 'kamu çıkarı', 'kamu yararı', 'kamu güvenliği' denilen bir soyutlamada özümlenmiştir ve burada, bütün gerçek istekler, halkın iradesi adı verilen bir diğer soyutlamada diğerlerini iptal ederler. Buradan, bu sözde halkın iradesinin, aslında nüfusun tüm gerçek isteklerinin feda edilmesi ve inkârından başka bir şey olmadığı sonucu çıkar.
Sayfa 112 - MARKSİZM, ÖZGÜRLÜK VE DEVLET, ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: DEVLET VE MARKSİZMKitabı okudu
Tuğulka okurunun profil resmi
117 - cumhuriyet ve monarşi karşılaştırması

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tuğulka bir yorumu yanıtladı.
büyük çapli hayat sancilari (alinti)
alo, sönmüş olmasina rağmen işiği hala görülmekte olan yildizlar santrali mi? platon`la görüşebilir miyim? çok teşekkürler. hocam selam, rahatsiz ediyorum kusura bakmayin... bir maruzatim olacakti, evet hocam, devlet kitabinizla ilgili, gemici gemi sanatiyla, doktor şifa sanatiyla, ayakkabici ayakkabi sanatiyla, yalniz ve yalniz kendi sanatiyla uğraşacak ki, o sanati en iyi şekilde icra edebilsin demişsiniz. herkes işini o kadar iyi yapacak ki, doktor ayakkabisi için, ayakkabici da geminin batmasi konusunda endişe etmeyecek kimin çevirisi? hocam emin değilm bi bakmak lazim, hem reklam yapmiş olmayalim şimdi. ama iyi çeviri yani...hahah yok, rica ederim. şimdi ben bu meslekler hakkinda söylediklerinize harfiyen katiliyorum ancak, hatirlattiğim için bağişlayin ama, ölümünüzün üzerinden iki bin üç yüz küsür yil geçti, dünya değişti... marx diye birisi vardi mesela, belki de onu aramaliydim- peki hocam, biraz fazla dolandi laf ağzimda bana öyle geliyor ki, artik tek sanat, para kazanmaktan başka bir şey değil. eğitim, insanlar para kazansin diye var sanki. artik meslekler sanatin değil paranin yörüngesinde dönüyor. bu elbette topluma da kötü yansiyor kimse birbirine güvenmiyor. çünkü sanat değil para konuşuyor. liseli çocuklar maaş konuşarak hazirlaniyor üniversiteye. kimsede yüreğin sesini işitecek kulak kalmadi, maalesef hocam... bu ülkeyede demokrasi pek yaramadi. sokrates yaşasa çıldirirdi. hoşçakalin hocam.
Tuğulka okurunun profil resmi
Güzel bence. Herkes yalnız tek bir işi yapsın düşüncesine katılmasam da :) Bu sorunun Ranciere okurken gelmesi de manidar oldu bu bakımdan. Hocam, hitabı da, bunu yazan ODTÜ'lü mü acaba dedirtiyor :)
Proudhon
"I thus ask Spinoza: if everything comes from divine necessity, following which the increasingly weakened vibrations of this necessity gave rise to souls locked in bondage to the passions, how can it come about that these souls should find, by means of their adequate ideas, more power to return to God than they ever received from the moment of their existence, if they are not in themselves free forces?" ... “Man…is a compound of powers.” Pierre-Joseph Proudhon, La Guerre et la Paix (Paris: Rivière, 1861), p. 128. ... The living man is a group, like the plant and the crystal, but to a higher degree than these; all the more vital, sensitive, and intelligent since its organs, secondary groups, form a more perfect accord with one another, and form a vaster combination. ... Spontaneity, to a lower degree in the unorganized beings, to a higher degree in the plants and animals, reached, under the name of freedom, its fullness [plénitude] in man, who alone tends to free himself from any fatalism, objective as well as subjective, and who in fact does free himself.” ...
159 öğeden 1 ile 5 arasındakiler gösteriliyor.