Çok ama çoook içten, samimi, tatlı bir kitap. Çocukluğunda ebeveyninden sevgi görmeyen Lucy’yi kurtaran şey Saat Adası isimli çocuk kitabı serisi olmuştur. Sık sık gerçek hayattan uzaklaşıp bu kitapların büyülü dünyasına kaçmıştır. Ancak bir gün Saat Adası serisinin yazarı, aniden yeni kitap yazmayı bırakır… Diğer yandan Lucy büyümüş, bir anaokulunda yardımcı öğretmen olarak görev yapmaktadır ve sınıfındaki öksüz ve yetim Christopher ismindeki dünyalar tatlısı öğrencisini evlat edinmek istemektedir. Ancak Sosyal Hizmetlerin şartlarını sağlamak için paraya ihtiyacı vardır. Tam o sırada Saat Adası serisinin yazarı yeni kitap bir yazdığını ve tek kopyası olduğunu, bunu da Saat Adasında (gerçek bir ada, fiziksel olarak yani) yapılacak bir yarışmada birinci gelene vereceğini açıklar. Lucy’nin kazanmaktan başka çaresi yoktur. Yazar bu macerayı öyle içten, öyle samimi bir şekilde işlemiş ki Lucy ile empati yaparak onun çaresizliği sizin çaresizliğiniz, onun azmi sizin azminiz, onun sevgisi sizin sevginiz oluyor. Kitabı okurken bir yandan sonunu öğrenmek için hemen bitirmeyi, bir yandan da böylesi güzel bir kitabın hiç bitmemesini istiyorsunuz.