Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Elif

Elif
@buludkafa
Okuduğum kitapları paylaştığım instagram hesabıma da beklerim (buludkafa)
89 okur puanı
Eylül 2018 tarihinde katıldı
Eğer kurbağayı kaynayan bir tencereye atarsanız hemen refleks gösterip zıplar ve kurtulur. Ancak soğuk su dolu tencereye koyup yavaş yavaş ısıtırsanız, kurbağa uyum sağlamak için kendi vücut ısısını da artırır. Su ısındıkça gevşer, rahatlar. Ancak ona iyilikmiş gibi görünen bu rahatlık onun sonu olur. Çünkü sürekli kaynayan su artık yakıcı seviyeye geldiğinde kurbağa zıplayıp kurtulmak istese de artık çok geçtir, bacak refleksleri çalışamaz hâle gelmiştir. Gerçeği görmüştür ama artık yapacak hiçbir şeyi kalmamıştır. Kaynar suyun içinde şişer şişer ve nihayetinde patlayarak ölür. Bu misali nefsimize uyarlayacak olursak, çevremizde bize dayatılan o kadar çok algı var ki! Bugün bu gerçeklere "komplo teorisi, ama moralim bozuluyor, elden ne gelir" diyerek gözlerimizi kapatırsak, bilimin(!) önümüze koyduğu her ilaca/kimyasala konaymışçasına atlarsak, teknolojinin fıtratımıza uymayan yeniliklerine bedenimizi ve bilinçaltımızı kullandırırsak, Rabbimizin lanetlediği ve kitabımıza uymayan beşerî kanunlara tepki vermez ve umursamazsak kademe kademe ilerler ve en sonunda "anormal olanı, normalmiş" gibi algılamaya başlarız. Sonumuz kurbağadan daha beter olur. Çünkü kurbağanın helâkı insan eliyle, bizim helâkımız Rabbimin gazabıyla gelir.
Reklam
İbn Sina başta olmak üzere birçok eski hekimin yazılarını incelediğinizde "filanca vakaya, filanca ilacı yaptık ve hastalık nihayete erdi" tarzında cümleler bulursunuz. Sahi, böyle olması gerekmiyor muydu? Oysa günümüzde "filanca hastalığın var ve al bu ilacı ömür boyu kullan" deniliyor insanlara. "Dur bir dakika! Ben bunu ömür boyu kullanacaksam, demek ki iyileşmeyeceğim. E beni iyileştirmiyorsa bunun adı nasıl "ilaç" olabilir ki?" demiyoruz tabiki.
Ok ve mızrakla at üzerinde savaşan bir cengâver rüyasında misket kadar mermilerin gökyüzünden atılıp bir şehri aniden kül edeceğini görseydi bunu tam manasıyla tasavvur edebilir miydi? Oysa biz bunu gözlerimizle gördük. Misket bombalarıyla cayır cayır yanan şehirlerde küle dönmüş bebek cesetlerinin fotoğraflarına "like" attık!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Doğu Türkistan'a yolladığı bir lokma suyun içine zehir atan, Afrika'da bebekleri, çocukları bir lokma suya muhtaç eden bu küresel eller bize doz doz sözde altın değrinde sıvı gönderiyor. Neden? Senin mutluluğun, sağlığın, refahın için öyle mi? İ*rail Filistin'e doz doz iğne heba ediyor inanabiliyor musunuz? Daha sağlıklı ölsünler diye mi?
Biz isteriz ki bu tamamlanacak olan nurun bir parçası olalım. Sürekli "Allah nurunu tamamlayacaktır." deyip bir kenardan izlemeyelim.
Reklam
"Soframız gökten insin, kâfirlerle melekler savaşsın, aman bizim başımıza bir hâl gelmesin.” Böyle bir müslümanlık anlayışı kitabımızda yoktur. Bizler her birimiz 'kalk ve uyar’ emrinin muhatabıyız.
Körler ülkesinde görenler hastalıklı sayılır.
Elif

Elif

, bir kitabı okumayı düşünüyor
İyi Hisset, İyi Yaşa
İyi Hisset, İyi YaşaVex King
8.4/10 · 189 okunma
Nimeti gönderen Allah olduğuna göre bedeli aracılara, vasıtalara ödemek doğru olmaz. Onlara olsa olsa bahşiş vermek uygun düşer. Nimete aracı olana odaklanıp gerçek göndereni düşünmemek, nimetin kıymetini de tenzil etmek anlamına gelir. Bu, büyük bir nezaketsizlik hâlidir, bir vefasızlıktır.
Reklam
Bize bir yemek servisi yapıldığında öncelikle "Bu kimin ihsanıdır?" diye düşünmemiz gerekir. Onu elbette biri çalışarak kazanmıştır, biri pişirmiştir. Pişirene teşekkür edilir. Kazanana da... Onu getirip önümüze koyana da... Gelgelelim, böyle çok özneli sahnelerde en çok Allah hatırdan çıkar. O ikramı Cenâb-ı Hakk'ın ayarlayıp gönderdiği unutulur. Aradaki vasıtaların çokluğu, bu önemli (ve aslında mecburi) keşfe perde olur. O nimeti sanki Allah değil de hakikaten aradaki bu vasıtalar ihsan etmiş hissine kapılır çoğu insan. Süregelen akıştaki o uyutucu süreci bir süreliğine durdurmamız, kendimizi uyandırmamız ve önümüzdeki yemeğe bakar bakmaz "Bunu bana gönderen Allah'tır." diyerek kendimizi telkin etmemiz icap eder
İnsana verilen büyük emanetlerin elbette bir değerlendirmesi ve hesabı olacaktır. Aklı tefekkürde kullanman gerekirken diyelim ki endişe ve hırs için kullandın. Gözü tefekkürde kullanacaktın, şehvet ve nefs için kullandın. Sağlığı, Allah'ı hoşnutsuz edecek işlerde kullandın. Cenâb-ı Hakk'ın verdiği harikulade aletleri en değersiz işlerde kullandın. Bu tür davranışlar, açık anlamıyla bir isyandır. Bunların elbette insanın pek hoşuna gitmeyen bazı bedelleri olacaktır.
697 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.