Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Burak BİROĞLU

Burak BİROĞLU
@burakbiroglu
Kınayıcının kınamasından korkmayan. وَمَن يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَهُوَ حَسْبُهُ Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter.
Sabitlenmiş gönderi
Cesedi ölene ağlayıpta, kalbi ölene ağlamayan bu insanlara hayret ediyorum doğrusu !
Reklam
Allah ve Resulünün şeriat olarak koyduğu şey, tevhid, adalet, ihsan, ihlâs ve kullar için dünya ve âhiret iyiliğidir. Allah ve Resulünün meşru kılmadığı bid'attan kaynaklanan ibadetlerde ise şirk, zulüm kötülük ve kullar için dünya ve âhirette fesat vardır.
İslâm Dini iki temel üzerine kurulmuştur: 1 - Ortağı olmadığı halde tek olan Allah'a kulluk / ibadet etmemiz ve 2 - O'nun şeriat olarak koyduğu dine göre kullukta bulunmamız ki, bu da peygamberlerin vâcib veya müstehab olarak emrettikleri şeylerdir. Bu sebeple Hz. Muhammed'in nübüvvetinden sonra Allah'ın şeriat olarak koyduğu vâcib ve müstehablara göre kulluk etmeyen hiç kimse müslüman değildir. Bütün vâcib ve müstehab emirlerde aranılan kaçınılmaz şart, bunların yalnızca âlemlerin Rabbi için yapılmasıdır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kime bildiği bir şey sorulur da bilgisini gizlerse, Cenâb-ı Hak ona kıyamet gününde ateşten bir gem vuracaktır. İlim, malın dağıtmakla eksilip tükendiği gibi, öğretmekle eksilmez; aksine çoğalır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), İbn Abbâs'a şöyle buyurdu: "Evlâdım, sana bazı şeyler öğreteceğim; Cenâb-ı Hakk'ı gözet ki, O da seni gözetsin, Cenâb-ı Hakk'ı gözet ki, O'nu karşında göresin. Bolluk ânında O'na kendini tanıt ki, sıkıntı zamanında O da seni tanısın. İstediğin zaman Allah'tan iste; yardım talep ettiğinde Allah'tan dile. Başına gelecekler konusunda artık kader belirlendi; sana zarar vermek için bütün mahlükat gayret sarfetse ancak Allah'ın sana yazdığı bir zarara sebep olabilirler. Rıza ile yakin üzere Allah için amelde bulunabilirsin, durma bunu yap; buna gücün yetmiyorsa hoşlanmadığın bir şeye sabır göstermende büyük hayır vardır."
(İbn Hanbel 1/307)Kitabı okuyor
Reklam
Laiklik, İslam dini hariç her inanca saygı duyar. Arapça hariç her dile saygı duyar. Alimlerin fetvaları hariç her görüşe saygı duyar. Tesettür ve peçe hariç her giyime saygı duyar. Sonra da der biz insanların özgürlüğü için mücadele ediyoruz...
Onlar ki ayakta, otururken ve yanları üzere yatarken Allah’ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler ve (derler ki): “Rabbimiz! Sen bunu boşa yaratmadın. Seni eksikliklerden tenzih ederiz, bizi ateşin azabından koru.” (3/Âl-i İmran, 191)
Kısa ve net.
Allah'ın velî kulları mü'min ve muttaki kişilerdir; Onların kerameti de, şirk, bid'at ve günahkârlığın değil, îman ve takvalarının bir sonucudur.
Yokluklarında sâlih sandıkları kullara yalvarıp onlardan istiğasede bulunanlar, aynen onların suretinde olan, "Ben falancayım" deyip kendileriyle konuşan, bâzı ihtiyaçlarını da karşılayan bizzat kendileriyle konuşan ve isteklerini yerine getiren kişi olduğuna inanmışlardır. Halbuki bu ancak şeytan ve cinlerdendir. Bâzısı, bunun bir melek olduğunu iddia eder. Ama melekler, müşriklere yardım etmez; dolayısıyle bunlar ancak onları Allah'ın yolundan saptıran şeytanlardır.
Şeytanlar, arzu ettikleri şirk, fısk ve isyanı irtikâb eden kimseye yardım ederler. Bâzan açığa vurması için ona gayba dâir bir takım şeyleri haber verirler. Bâzan öldürme, hastalık verme ve benzeri şekillerle onun eziyet etmek istediği kimselere eziyet ederler. Bâzan insanları arzuladığı kimselere çekerler. Bir başka zaman insanlardan para, yiyecek, giyecek gibi şeyler çalarak onları bu kimseye gizlice getirip verirler; o adam da bunu, evliyanın kerametlerinden sanır. Halbuki getirilen mal, çalıntıdan başka bir şey değildir.
Reklam
Şeyh Abdülkadir Geylânînin şeytana galip gelmesi;
Şeyh Abdülkadir Geylânî şöyle demektedir: "Bir keresinde ibâdet ediyordum. Üzerinde nur bulunan büyük bir arş gördüm. Bu nur bana seslendi: "Ey Abdülkadir! Ben senin Rabbinim, başkalarına haram kıldıklarımı sana helâl ettim." Cevap verdim: - Sen, kendisinden başka ilâh olmayan Allah'sın öyle mi? Defol buradan ey Allah'ın düşmanı! Bunun üzerine bu nur darmadağın oldu ve kopkoyu bir zulmete dönüştü. Arkasından da şöyle seslendi: - Ey Abdülkadir, benden dinindeki fıkhın (kavrayışın), ilmin ve ulaştığın mertebeler sayesinde kurtuldun. İnan ki, ben aynı şeyle yetmiş kişiyi saptırdım. Abdülkadir Geylânî'ye soruldu: - Onun şeytan olduğunu nasıl bildin? Cevap verdi: - Bana "Başkalarına haram kıldığımı sana helâl ettim" demesinden... Çünkü biliyordum ki, Hz. Muhammed (s.a.v)'in şeriatı nesholunmaz ve değişmez. Bir de onun "Ben senin Rabbinim" deyip de "Ben, zâtımdan başka ilâh olmayan Allah'ım" diyememesinden..."
Tasavvufi tarikat müritleri özellikler;
Kendileri için meşru kılınmamış bir din ihdası ile, emrolundukları ve ortağı bulunmayan Allah'a ibadeti, ve ümmetine teşri buyurduğu hususlarda Rasûlüne uymayı bırakan, peygamberler ve sâlih kişiler hakkında aşırıya giden ve onlarla şirk koşma bid'atını uyduranlara gelince; şeytanlar bunları alaya alır ve kedinin fareyle oynadığı gibi oynar.
İbn Abbas (r.a) şöyle dedi: "Hz. Âdem ile Nuh arasında on nesil vardı. Hepsi de islâm üzereydi. Sonra aralarındaki salih kimseleri tazim etmeleri nedeniyle şirk ortaya çıktı."
3.174 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.