Bu dünya çabuk tebeddül eder bir misafirhane olduğunu yakînen iman edip bildim. Onun için hakiki vatan değil, her yer birdir. Madem vatanımda bâki kalmayacağım; beyhude ona karşı çabalamak, oraya gitmek bir şeye yaramıyor. Madem her yer misafirhanedir; eğer misafirhane sahibinin rahmeti yâr ise herkes yârdır, her yer yarar. Eğer yâr değilse her yer kalbe bârdır ve herkes düşmandır.
Sayfa 79Kitabı okuyor
Annem eğer ölürse, bu sadece daha fazla çabalamak istemeyeceği içindi, usandığı için. Yaşamak için ödediği bedel, ölmekten daha ağır olmaya başladığı için.
Sayfa 90Kitabı okudu
Çırpınmak ve çabalamak batmaktır, haykırmak boğulmaktır; sakin ol. Kendini bırak. Emin ol batmayacağına, selâmete çıkacağına emin ol. Bak şimdi ne kadar düzeldi
İyi görünmek için çabalamak yerine iyi ol. Hem kendini değiştir hem kendi dünyanı.
Kazanabilmek için çabalamak lazım. Korkusuz ve inatla seçimlerimizi hayatın eline kaptırmadan yaşamayı bilmeliyiz. Çünkü hayat bir seçim hakkı vermiyor insana ve bizler hayattan en çok kendimizi erteliyoruz aslında.
Sayfa 191Kitabı okuyor
Cihad
Çalışmak, uğraşmak, çabalamak, cehd ve gayret göstermek anlamına gelen cihad, İslâm dinini yükseltmek (i'lâ-i kelimetüllah), ilke ve değerlerini koruma ve kollama uğrunda maddi-manevi imkânları kullanmak ve feda etmek demektir. Cihad kavramı, sadece düşman güçlerine karşı cephede verilen fiili-askeri mücadeleyi ifade etmez. Cihadın, aynı zamanda dil (el-cihad el-lisani), eğitim-öğretim/ilmi-kültürel (el-cihad et-ta'limi), iktisadi (el-cihad el-mâlî) ve nefsin/egonun isteklerine karşı yapılan tür ve kısımları vardır.
Sayfa 43 - Mali CihadKitabı okuyor
“Sevmek bir anlamda sende olmayana ulaşmak, bunun için çabalamak değil midir?”
Sayfa 35
Hayatı bazen akışına bırakmak, yoğun hisleri zaman zaman terk etmeye çabalamak doğal değil miydi?"
Yani insana rahat batıyor arkadaş
Çabalamak ve direnerek mücadele etmek, insan doğasının en temel ihtiyacıdır. Rahat keyif anlarıyla bütünüyle yetinecek bir hareketsizlik, insan için pek mümkün değildir. Engelleri aşmak, insan varoluşunun en büyük zevkidir: Onun için daha iyi bir şey yoktur. Engeller, harekete geçmekte ve bir şeyler yapmakta olduğu gibi sırf maddi nitelikte olabilir ya da öğrenmekte ve araştırmakta olduğu gibi düşünsel nitelikte olabilir. Bunlarla mücadele edip zafer kazanmak, insan varoluşunun en büyük zevkidir. Fırsatı yoksa, elinden geldiğince yaratır. Bu durumda doğası onu bilinçsizce ya kavga aramaya, entrika kurmaya, üçkâğıtçılık ya da başka kötülükler yapmaya zorlar."
Arthur Schopenhauer, Mutlu Olma Sanatı
Ellerini yıkarken aynada gördüğü yüz, özgüvenli ve girişken davranmayı bir türlü beceremeyen bir genç kadının yüzüydü. Neşeli olmayı bilmediği için hep kendisini suçlamıştı. Böyle durduk yere mutsuzluk üretebildiğine göre, mutlaka bir şeyi yanlış yapıyor olmalıydı. Ama Mutluluk Sınavı'nı geçememek kendi kabahati değildi belki de. Hüzünlü olmak insanın kasten işlediği bir cürüm değildi. Belki de doğuştan böyleydi o. İllaki mutlu olmaya çabalamak daha uzun boylu olmaya çabalamak kadar beyhudeydi.
Sayfa 327 - D.K.Kitabı okudu
