Zülfü Livaneli ' yi çok seven ve pekçok kitabını okumuş birisi olarak malesef bu kitabı beğenemedim ve hatta yazarın zar zor bitirdiğim ilk kitabı oldu . ismine bakarak, tarih içerikli hatta belki serenad' la kapisabilecek bir kitap sanıyorsaniz da üzgünüm yanlış adres.
kitap, Konstantiniyye oteli ' nin açılışını ve o açılışta bulunan garsonundan tutun ev sahibine kadar onlarca kişinin hayatını, hap şeklinde ufacık hikayelerle anlatıyor. içerisindeki çarpıcı tarihsel hikayelerle kitap yer yer kendine baglasa da, birbirinden farklı o kadar çok insanın hayatlarına tanık oluyor, neredeyse her bölümde yeni birileriyle tanışıyoruz ki bu da kitapta bir bütünlük olmamasına neden oldu benim açımdan. kitap, düşünceler kafamda durdukca beni delirtiyor en iyisi içimdekileri yazıya geçireyim de rahatlayayım edasıyla yazılmış bence.kitapta aslında temelsizce herşeye giydiriyor Livaneli.buna karşın, kitaptan pekçok şey öğrendim. okunmasını tavsiye edebilirim ancak bence olmasa da olur bir kitap
-spoiler olabilecek eleştiri -
keşke bu kadar insanın hayatını 'otel açılışı' çatısı altında toplamak yerine, birkaç kitapta anlatsaymis Livaneli. kitapta, 4-5 kitaplik enfes hikaye ve arastirmalik bilgi vardı zira. kitapta en etkilendiğim hikaye, çocuk kaçırma hikayesiydi(sf. 159-174). Garip adlı çocuğun hikayesi veyahut Emre ile Zehra ' nin hikayesinin derinlemesine anlatılmış olmasını dilerdim, böylesi pek doyurucu olmadı benim açımdan. bu kitapla birlikte artık Livaneli okumamaya karar verdim.