Biraz düşündü profesör.Sonunda,"Anlıyor musun?" dedi, "Bizde neden kolayca bilim adamı yetişmediğini? Bilimin küçük yaşta başına gelenleri görüyor musun?
Belki nice Mustafa İnan'lar da bütün görünmez ve görünür kazaları atlattıkları halde,ne yapacaklarını bilemedikleri için damdan düşmekten beter olmuşlardır.
Sadece onurlu insanları anmak yeterli olmaz mı? Bu insanların azınlık olduğu doğrudur.Dahası hep azınlık olarak kalacaklar.Ama ben burada,azınlığa katılmaya yönelik bir çağrı olduğunu anlıyorum.Çünkü dünya kötü bir durumda ve her birimiz elinden geleni yapmadığı sürece her şey daha da kötüye gidecek.
İnsanların yaşamalarını sağlayacak çok şeyin bulunmasına karşın,uğruna yaşayacakları bir şeyin olmadığı söylenebilir; insanlar araçlara sahip,ama amaçları yok.
Tasam,yoldaşlarımın çoğundan farklıydı.Onların sorusu şöyleydi: "Bu kampta hayatta kalacak mıyız? Kalmayacaksak,bütün bu acıların hiçbir anlamı yok." Benim sorumsa şuydu: "Bütün bu acıların,çevremizdeki bunca ölümün bir anlamı var mı? Çünkü eğer yoksa hayatta kalmanın kesinlikle hiçbir anlamı yok! Çünkü anlamı böyle bir rastlantıya bağlı olan bir yaşam,nihai anlamda yaşanmaya değmez."