Hayat burada ve şimdidedir. Bu akşam hayatta olacağımızı kim bilebilir? Yüreğimiz pişmanlıklarla dolu ölmemek için biraz kuşlar gibi olup şimdinin yoğunluğunda yaşamamak neden?
İçgüdülerimizi, sezgilerimizi dinlemek konusunda biraz beceriksiziz. Onlar gibi hislerimize kulak vermek yerine, karar almaya çok kafa yorarız. Ya da hantal kalır, cesaret gösteremeyiz; cesaret ettiğimizde ise yanlış zamanı seçer, yapmak istediklerimizi iş işten geçtikten sonra yaparız. Uğradığımız başarısızlıklardan egomuz yaralı çıkarız; bir aşk hüsranından sonra artık asla kimseyi sevmeyeceğimize yeminler eder, ilk adımı kimin atacağı konusunda kendimize eziyet ederiz. Yalınlıktan ve dinginlikten yoksunuz. Karatavuk ise güzel dişisine serenat yapmaya gidip gitmemek için üç sat kafa patlatmaz, hemen gider.
Biz insanlar "onun hoşuna gidiyor muyum" diye anlamak için azıcık kabiliyetimizle saatler, aylar, yıllar geçiririz. İş sevilip sevilmediğimizi anlamaya geldiğindeyse... Bu kadar basit bir şey, biz insanlar için inanılmaz karmaşık, bazen kaygı verici ve neredeyse her zaman dengemizi bozan bir işe dönüşür.