Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çetin Caymaz

Çetin Caymaz
@cetincaymaz
Sıkı Okur
Binlerce yıllık ölüler gibi kavuşacağız birbirimize ve o zaman Güneş hüküm verecek gövdelerimizin çürümesine.
Sabitlenmiş gönderi
Kaçsam o da bir türlü karanlık şimdi Ne kadar aynı bir dünyadayız seninle Aşka, döğüşe, maviye yetmek için Biriyim, cesurum, var mısın ellerime Bir başka sabaha kadar içelim.
Reklam
Çetin Caymaz tekrar paylaştı.
Eğitimi yarış olarak görüyor..
En önemli şey, toplumdaki bütün bireylerin eşit olmadığı ve olamayacağı fikrini anlamaktır. (...) Bence toplumda herkesin eşit olması mümkün değildir. Cahil benim yanıma çıkmak için çabalamıyor, beni kendi yanına çekmek istiyor.
Sayfa 172Kitabı okudu
127 syf.
7/10 puan verdi
·
53 günde okudu
Gözlerim Sığmıyor Yüzüme
Gözlerim Sığmıyor YüzümeKüçük İskender
7.4/10 · 849 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Aynı sürüdeniz Jonathan, biz senin kardeşleriniz." Kendilerinden gayet emin, sakince konuşuyorlardı. "Seni daha yükseklere, evine götürmeye geldik." "Benim evim yok, bir sürüye ait değilim. Ben, toplumdan dışlanmış biriyim. Şu an, Büyük Dağ Rüzgârı'nın doruklarında uçuyoruz. Artık bu yaşlı vücut, birkaç yüz fitin daha üstüne çıkacak güçle değil."
Sayfa 44 - Epsilon YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Çetin Caymaz tekrar paylaştı.
Esnaf sosyolojisi
... Usta, çoğu kez mutlak otorite, çırak da çoğu kez kul konumunda bulunuyor. Böyle bir ortamın en belirgin özelliği ustadan görerek yapmak, ondan öğrenileni uygulamaktır. Bu tür bir eğitim genellikle değişime kapalı insanlar yetişmesine yol açar.
Sayfa 158Kitabı okudu
Çetin Caymaz tekrar paylaştı.
“Onlara göre sevgi ve anlayış aynı şeydi.”
Sayfa 52 - Say YayınlarıKitabı okudu
Düşünme ile karşılaştırıldığında şiir sanatı, tamamen farklı ve özel bir biçimde dilin hizmetinde olduğundan felsefenin ne olduğunu düşünen konuşmamız, düşünmeyle şiir arasındaki ilişkiyi açıklamaya zorunlu olarak varacaktır. Her ikisi arasında, düşünme ve şiir arasında, gizli bir akrabalık hüküm sürer, çünkü her ikisi de kendilerini dilin hizmetinde dil için kullandırır ve harcatırlar. Ama aynı zamanda her ikisi arasında bir uçurum vardır, zira onlar "en ayrı dağlarda otururlar".
Sayfa 55 - Çeviri: Ali Irgat Afa YayıncılıkKitabı okudu
Varolanın varlığının seslenişine karşılık-olan, ayrıca üstlenilmiş ve kendini açımlayan konuşma, felsefedir. Felsefenin ne olduğunu ancak, felsefenin nasıl ve hangi biçimde olduğunu öğrenirsek, tanıyabilir ve bilebiliriz. Felsefe, varolanın varlığının sesine uygunlukla karşı- olan konuşma biçimindedir.
Sayfa 54 - Çeviri: Ali Irgat Afa YayıncılıkKitabı okudu
Yunanca arkhe sözcüğünü bütün anlamıyla anlamalıyız. O, birşeyin nereden başladığını dile getirir. Ama bu "nereden", ondan yola çıkılırken geride bırakılmaz, aksine arkhe, arkhein fiilinin dile getirdiği şeye, egemen şeye dönüşür, Hayret etme pathos'u öyle basit olarak felsefenin başlangıcında durmaz, örneğin elleri yıkamanın cerrahi operasyondan önce olması gibi. Hayret etmek, felsefeyi taşır ve ona baştan sona egemendir. Aynı şeyi Aristoteles söyler (Met. A2, 982 b): dia gar to thaumezein hoi anthropoi kat nun kai proton erxsanto philosophein. "Zira insanlar, hayret etmek içinden geçerek hem şimdi hem de ilk olarak felsefenin egemen başlangıcına vardılar"
Sayfa 49 - Çeviri: Ali Irgat Afa YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Platon der ki (Theaitetos 155 d): mala gar philosophou touto to pathos, to thaumazein. ou gar alle arkhe philosophias e aute. "Zira olsa olsa bir filozofundur bu pathos, hayret etmek; çünkü felsefenin bundan başka egemen bir başlangıcı yoktur."
Sayfa 49 - Çeviri: Ali Irgat Afa YayıncılıkKitabı okudu
Duyum hali içinde olma ve bunun tarafın- dan belirlenmiş olarak karşılık- olan konuşma, özü gereği bir iç-duyum hali içindedir. Böylelikle bizim davranışlarımız hep şu ya da bu duyumun boyunduruğundadır. Bu şekilde anlaşılmış iç-duyum hali, rasgele ortaya çıkan ve karşılık-olan konuşmaya sadece yoldaşlık eden bir duygular müziği değildir. Felsefeyi bir duyum hali içindeki karşılık- olan konuşma olarak tanımlamakla düşünmeyi, duygu durumlarının rasgele değişimine ve çoğalıp azalmalarına hiçbir şekilde terk etmek istemiyoruz. Aksine söz konusu olan şey sadece şuna işaret etmektir: söylemenin her açıklığı, karşılık- olan konuşmanın, correspondance'in dispozisyonunda ve söylenene dikkat etmekte yatar.
Sayfa 48 - Çeviri: Ali Irgat Afa YayıncılıkKitabı okudu
Philosophia, varolanın varlığının bize seslenmesine dikkat ederek konuşan özel bir karşılık - olan konuşmadır. Karşılık- olan konuşma, seslenilenin sesini dinler. Varlığın sesi olarak bize seslenen şey, bizim karşılık- olan konuşmamızı seslendirir/belirler. Öyleyse "karşılık-olan konuşma", belirlenmiş olmaktır, être disposé, yani varolanın varlığı tarafından. (…) Varolan olarak varolan, söylemenin kendisini varolanın varlığına ayarlamasıyla (accorder) konuşmayı belirler. Uygun konuşma, sırf rastlantısal ve ara sıra değil, zorunlu ve hep duyumsal olarak belirlenmiştir.
Sayfa 47 - Çeviri: Ali Irgat Afa YayıncılıkKitabı okudu
Biz hep ve her yerde varolanın varlığına karşılık olacak biçimde konaklamaktayız, ama varlığın bize konuşmasına çok seyrek dikkat etmekteyiz. Varolanın varlığına karşılık olma hep bizim konaklamamız olarak kalacaksa da bu sadece ara sıra bizim tarafımızdan üstlenilmiş ve kendini geliştiren bir davranışa dönüşecektir. (…) Varolanın varlığına karşılık olarak konuşma, felsefedir, ama felsefe, eğer karşılık olan konuşma kendiliğinden olursa ve böylelikle kendini açımlar ve bu açımlamayı genişletirse ancak o zaman olur.
Sayfa 46 - Çeviri: Ali Irgat Afa YayıncılıkKitabı okudu
631 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.