İnsanın başına gelen ve hiç hazır olmadığı şeylerin hiç sonu gelmez mi?
Hayır, dedi ağaçlar rüzgarda hafifçe sallanarak,
Asıl son gelmeden sonu gelmez...
Farklıysanız her anlamda mahvolmuştunuz! İlaçlar sizde diğerlerinde çalıştıkları gibi çalışmaz, insanlar sizi koyabilecek kategori bulamayınca varlığınızdan rahatsız olurlardı. Sanki toplum varoluşunuzun değerini biçmek için vardı. Her şeyin üretim kolaylığı yaratmak üzere fabrikalaşma sistemine uydurulmak istendiği bu dünyada, tek gerçek tüketimdi. Birbirini sürekli yargılayan milyarlarca insan virüsü! Tüketmek için bir aradaydık. Her anlamda tüketen, tüketmek için üreten, tükenmek için doğan, doğuran yaratıklar olarak kendi aptallığımızın kombinasyonlarında kaybolmuştuk.
Tek hissettiğim burada bir yabancı olduğum, bir bilinmezin içinde kendimi özgür bırakmış olduğum, içimde hiçbir amaç, hiçbir duyum ve hiçbir ilişki olmadığı, buna karşın çevremdeki bu karanlık hayatın, damarlarımda akan kan kadar mutlak olduğuydu...