Bu zavallı Paskal bir cuma günü, locaya kocasıyla beraber gelen Eftelya'yı güldürerek ve dayanılmaz kederinden renk vermemek için başını önüne eğerek, mümkün olduğunca hızla evine gidip içine kapandığı odasının kapısını sürmeledi. Ertesi sabah öğleden sonra kapısını kıracak gibi vuran ihtiyar Rum karısı hiçbir cevap alamayınca büyük bir korku ve telaş içinde mahalleden topladığı adamlarla kapısını kırıp odaya girdiler. Odaya girer girmez herkes gülüşmeye başladı. Çünkü Paskal, asılmış bir adam taklidi yaparak o meşhur maharetiyle dilini çıkarmıştı.
Hayatında herkesi güldürdüğü gibi ölümünde de kimseyi ağiatmayan zavallı Paskal' ın bu seferki hali taklit değil, ölüm kadar hakikatti.
Sayfa 72 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Uyarlayan: Salih BoraKitabı okudu
Ya Anadolu? Devletin bütün toprakları içinde belki tek temel olan, fakat bu devleti idare edenlerin hiç bilmedikleri, hiç benimsemedikleri bir yer varsa, o da Anadolu'ydu. Hatta benim büyüdüğüm sınır şehrinde bile Anadolu'yu, yalnız Anadolu'nun gönderdiği askerlerden tanırlardı. Bu askerler şehir sokaklarının alışamadıkları kalabalığına karışmaktan korkarak; mahcup, ürkek, cuma günleri büyük camilerin avlulularına dolarlardı...Hayır, Anadolu, Rumeli çocuklarının hayallerini doldurabilecek bir yer değildi.