Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İsmet

İsmet
@dagli636
Tiyatro; insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatıdır.
Kamu- Jeofizik Mühendisi
Yüksek Lisans
İstanbul
Kahramanmaraş
166 okur puanı
Kasım 2020 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
... memleket bir kurtlar sofrasına döndü mü, isyan haktır.
Reklam
Bir düş sokağında yolunu kaybetmiş olsaydın bile çıkardı kelimeler, cümleler işte o zaman sayfa sayfa yazılarla nakış nakış işlenir… Vakti gelince dökülür dilinden, kalbinden süzülen sözler…
“Bir şeyi bilmek önemlidir, bildiğini anlatmak daha da önemlidir, basitleştirerek anlatmak en önemlisidir."  Anooshirvan Miandji

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Doğru bilgiyi üretmek bireye ait bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu büyüğüne, yöneticisine, dinine vs. yıkmaya kalkan insanlığından feragatle koyunluğa razı olmuş demektir.
Üniversite tahsilinin aslında tek amacı, öğrenciye bir meslek öğretmek değil (onu çırak mektepleri de yapar), düşünmeyi ve tartışmayı, eleştirmeyi bilen ve yeni gerçekleri bulmayı beceren bir birey haline getirmektir.
Reklam
En önemli öğretmen türü olan ilkokul öğretmenleri ve onlardan sonraki en önemli öğretmenler olan ortaöğretim öğretmenleri tamamen ihmal edildi ve öğretmen iş dilenen bir zavallı haline düşürüldü. Bu suç, yalnız Türkiye çapında değil insanlık çapında affı mümkün olmayan bir suçtur ve Hasan Ali Yücel’den sonraki tüm eğitim yöneticilerimiz bu suçun ortaklarıdır.
Dağların iç yapılarını oluşturan kıvrımlar falan gibi yapı öğeleri, bana bir sanat eserinin verdiği estetik tatmini veriyordu.
Beni jeolojiyle uğraşmaya iten neydi. Hatırladığım tek şey meraktır. Mesela eskiden Tetis Denizi’nin içinde olan Türkiye arazisinin nasıl karalaştığını çok merak ediyordum.
Bilim insanı gerçekten bilmek ister ve bilimin tek kaynağının kendi aklı ve gözlemleri olduğunun farkındadır. Yobaz ise inanmak ister. Onun aklı ve gözleri gerçeğe kapalıdır. Onun derdi inanmaktır. Ama inanmak istediği şey ne kadar zırva olursa olsun fark etmez. Yobaz inanmaya programlıdır.
Mantıki şüphe, yani akla yatan şüphe, tüm bilimin temellidir. Şüphe etmezseniz bilim insanı olamazsınız.
Reklam
Her şeyden evvel Türkiye insanı tartışmayı bilmez.Fikir ayrılığına düştüğü bir başka kimseyle ortak bir doğru aramak için değil, kendi bildiğinin doğru olduğunu empoze etmek için tartışır. Bilgisi az olduğundan, kendi bildiklerinin kesin doğru olduğunu sanır.
Uzun zamandır Türklerin niçin birbirlerinden bu kadar nefret ettiklerini düşünür dururum. Türkiye’de hiç bir kurum yoktur ki, mensupları arasında genel bir dostluk, bir yakınlık olsun.
Cehalet en büyük düşmandır. Ama bu düşman dışarıdan gelmez. Bunu biz kendimiz büyütür, bizi daha çok cahil edecekleri başımıza getirmek için sandıklara koşarız, zira cehalet rehaveti, rehavet yalancı bir rahatlığı, o da sonunda felaketi getirir.
Cahil ve aptal her türlü eleştiriden korkar, zira bellediği yolun dışında bir yolun varlığını bilmez, olabileceğini düşünmez ve kendisine gösterilse bile değerlendiremez.
Şuan Türkiye’ye egemen olan cehalet yönetimi, toplum olma bilincimizde büyük yaralar açmıştır ve açmaya da devam etmektedir. Öncelikle, toplumun bir grup olarak rasyonel düşünme yeteneğini silip süpüren yobazlık ve düşünceye değil, korkuya dayanan cemaat yaşamının hortlatılması toplumsal dokumuzu derinden yaralamıştır.
1.125 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.