Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

nihan.

nihan.
@derdoyum
Tıp Fakültesi 3/6
1 okur puanı
Eylül 2022 tarihinde katıldı
şubat - 24.bölüm giriş sahnesi (aziz bey)
hayat dediğimiz şey bitmez biliyorsunuz değil mi? hep yeniden okumaya başladığınız bir kitap gibi. ya da hep baştan çalmaya başlayan bir şarkı gibi. her seferinde sözlerini daha iyi anlarsınız o şarkının. her seferinde o kitabın cümlelerine daha bir malik olursunuz. büyükler buna tekamül derler. kelime anlamı olgunlaşmak, gelişmek. peki bu gelişmek bu dünyada yaşadığımız hayattan mı ibarettir? sadece bir kısmı. merhamet, şefkat, sevgi, fedakarlık, dürüstlük ve bizi bencillikten, kötülükten uzak tutacak bir sürü şey daha. kolay gibi geliyor değil mi? değil. çünkü insanız ve tercihlerimiz var. işte eğer hayatın biteceğini düşünüyorsanız bu tercihleri kendinizden yana yaparsınız. oysa bir şeyi verirken canınız yanmıyorsa gerçekten vermiş sayılmazsınız. ve bazılarımız bilir ki, canınızın yanması aslında o kadar kötü bir şey değildir. canınız yanar ve kalkıp devam edersiniz. sonra bir daha. bir çeşit oyun gibi. yakalanırsınız, sonra yeniden koşmaya başlarsınız. yenilirsiniz ve yeniden oynamaya devam edersiniz. kaybedersiniz ve yeniden kazanmaya çalışırsınız. kazanmaya çalıştığınız aslında o sonsuzluktur. evet, hayat dediğimiz şey bitmez. ya da şöyle söyleyeyim: ölmekle hayat bitmez.
Reklam
şubat - 23.bölüm
deli: şimdi tayfa, dinle burayı! biz ayakta öleceğiz, besbelli. deniz gibi, durmadan bir kıyıya çarparak. besbelli bu tayfa. şimdi o zaman, bize ne yapmak düşer tayfa, ha? bizden aldıkları sokakları geri almak düşer. varsa dursun. tayfa! şimdi, herkes düşsün; şimdiye kadar ne işle uğraşıyorsa aynını yapmaya devam etsin, tamam? tayfa, volta!
şubat - 23.bölüm
baytar: ay, deli, kardeşim. çok özlemişim ben seni. ama artık kavuştuk değil mi? artık hep beraberiz baksana. deli: biz kavuştuk. biz kavuştuk ama biz ayrıldık be baytar. benim yüreğim taş parçası gibi la. baytar: kalp kesiği iyidir deli. yoksa yakından mı biliyorsun artık? deli, esas mı bu? deli: esas, esas da ben şimdi öğrendim be baytar. şimdiye kadar bilmediğim şeyi, şimdi bildim ben. şimdiye kadar bilmediğimi. baytar: sevenler ayrılınca sevmeyi bırakmaz deli. deli: bir alev parçası gibi düştün evime. hani ey gözyaşım akmayacaktın?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
şubat - 23.bölüm
leyyal: git teslim ol. sensin istedikleri. babasın sen. babalar ne yapar biliyorsun? evlatları uğruna canlarını verirler.
şubat - 23.bölüm
şubat: sen iyi bir adamsın komiser. neden yalnızsın? arif: sen yalnız değil misin şubat? demek ki bunun iyilikle, güzellikle bir alakası yok. şubat: ben yalnız değilim komiser. onunla doluyum. o var. uzakta da olsa yakında da olsa hep var.
Reklam
şubat - 23.bölüm
saltuk: haklısın, yani hepimizin zaafları var. arif: senin zaafın ne? saltuk: güvenmek.
şubat - 23.bölüm
arif: insanın kötü olmak için sebebi vardır tarık. ama emin ol iyi olmak için de vardır.
şubat - 23.bölüm
hayvan: sanki kendi çocuğu ha. samim akça'nın oğlu o. saltuk: yani? oğlum kötü doğmuyoruz biz, kötü oluyoruz. nereden bilsin babasının pisliğin teki olduğunu?
şubat - 23.bölüm giriş sahnesi (şubat)
bilmemem gereken şeyler öğrendim. sorular sordum sormamam gereken, gördüm apaçık görmemem gerekeni. söylenmezi söyledim. suçum büyük ve taammüden. cezam uzakta olmak. ondan uzakta, yaşadığım şehirden uzakta, gökyüzünden uzakta. yabancı olmanın derdinden ölenleri gördüğünü anlatmıştı aziz bey onu yeniden bulduğumda. bazen ondan vazgeçemezsin. şimdi onlar uzakta, ben uzaktayım. aziz bey, saltuk uzakta. öyle kesildi cezamız. ama ceza ne zaman ceza olur biliyor musun? yeter diyemediğin zaman. yeter demek zordur, çünkü o cezayı kesen katıksız zalimdir. yeter demek için zamanı gelir kendi canından vazgeçmen gerekir. canından geçersin ama ondan? beni mahkûm ettikleri bu labirentten çıkmayı denedim, ondan vazgeçmeyi denedim. kalbim bir taş parçası olsun istedim. ama onu göremediğim her gün, ömrümden yıllar geçti. gittim, gittim ama yağmur, sen benim labirentimsin.
şubat - 22.bölüm
deli: deli kız meselelerine bakmaz. gönül meselelerini herkes kendi çözer. nasıl çözer? hiiiç o işlere hiç girmeyerek çözer. çünkü neden? o meselelere girenlerin hâli ortada.
Reklam
şubat - 22.bölüm
samim akça: nedir? genç: kendime bir sır veriyorum. samim akça: sahi mi? neymiş peki? genç: dalga geçiyorsun herhalde. samim akça: niye ya? genç: sana söylersem sır mı olur bu? samim akça: ama sadece kendine söylersen de olmaz. sır diye iki kişi arasındaki bilgiye denir. ama sen bir kişisin. genç: elbette değilim. öyle olsam burada ne işim vardı?
şubat - 22.bölüm giriş sahnesi (şubat)
“bir hikâyenin sonu başladığı yerdir.” derdi aziz bey. yaşlanacaksın ve anlayacaksın ki ömür dediğin büyük bir oyundan başka bir şey değil. bu sebeple başına gelen bütün belaları yüzündeki o eşiz gülümsemeyle karşıla. sabret. ola ki hata yaparsan, o hatanın bedelini ödemek için bir yol bul. biz buna kefaret deriz. öyle ki, bazen yaptığın yanlışın kefaretini ömrünle ödemen gerekir. “sen ne hata ettin aziz bey?” diye sormuştum, cevap vermedi. "bir gün," dedi, "belki bulursun sorunun cevabını. ama benim bunu şimdi dile getirecek gücüm yok." sonra o sorunun cevabı bir gün karşıma çıktı: ali poyraz, aziz bey’in oğlu, aziz bey’in hatası. bizim hikâyemizin başladığı yer, bizim hikayemizin son bulduğu yer.
şubat - 21.bölüm
ali: ölümden korktuğumu mu sanıyorsun? sen korkuyor musun şubat, korkmuyorsun değil mi? beni de kendin gibi düşün. kaybedecek bir şeyi olmayanlar korkmazlar.
şubat - 21.bölüm
duble: deli beni bırakacaktın ölecektim, en azından günahıma kefalet olurdu ama izin vermedin.
şubat - 21.bölüm
leyyal: samim, seni üzecek bir şey söyledi. samim akça: gerçek can yakar ruhum, bundan kaçamayız.
191 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.