Çetin biliyorsun, geçmiş yaşantılarımı arkama alıp bambaşka öpüşmeler isteyebilirdim; oysa vücudumdaki elektriği toprağa aktarmak için çıplak ayakla dolaşmak gibi bir şeydi istediğim.
Dudaklarımız birbirine değsin istedim Çetin. Gerçekten yalnızca bunu istedim, yoksa, onu öpmek istedim, diye yazardım. Dudaklarımız birbirine uzansın ve birbirine dokunsun istedim.
Her şeyin geçip gittiğine, yaşadıklarımızın geçmişte kaldığına kim inandırabilir bizi? Anılarımızı avuç dolusu su gibi her sabah yüzümüze çarpmanın işe yaramayacağına kim inandırabilir?