Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mert Yeğin

Mert Yeğin
@di_angelo
Sıkı Okur
Şeylerin özünü ve doğasını araştırıyorum. Hiçbir şeyi töze indirgemiyorum, kabul eden taraf olmak istiyorum. Ahlak-sız olanı seviyorum, zincirimle yürümüyorum; insanda tanrıyı paralıyorum.
"Zaten o andan itibaren Marie'nin hatırasına kayıtsız kaldım. Ölmüşse, beni artık ilgilendirmiyordu. Öldükten sonra insanların beni unutacağını nasıl çok iyi anlıyorsam, bunu da öyle doğal buluyordum. Benimle ne işleri olurdu artık. Bu fikri kabullenmenin acı olduğunu bile söyleyemezdim."
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
"Başkalarından erken ölecektim, orası aşikârdı. Ama herkesin bildiği gibi, hayat yaşamaya değmez."
Sayfa 102Kitabı okudu
"Umut, nefes nefese koşarken bir sokağın köşesinde, arkadan yetişen bir kurşunla vurulmaktı elbette."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Günün dengesini, üzerinde mutlu olduğum kumsalın olağanüstü sessizliğini bozduğumu anladım.  Bunun üzerine, kurşunların iz bırakmadan saplandığı hareketsiz bedene dört el daha ateş ettim. Felaketin kapısını kısa kısa dört kez tıklatmıştım sanki."
"Uzun bir pazar günü daha geçip gitti, anne şimdi toprağın altında yatıyor, ben işime döneceğim, sonuç olarak değişen hiçbir şey yok, diye geçirdim içimden."
Reklam
"Zaten bir anlamı da yoktu bunun. Ne de olsa insan her zaman biraz suçludur."
"Oysa gerçekte, tartışma olmadığında yalnızca o görüşün temelleri değil, bizzat görüşün anlamı da unutuluyor. Onu aktaran sözcükler artık bir fikir uyandırmıyor insanda ya da yalnızca ilk başta iletmeleri istenen anlamın çok küçük bir bölümünü uyandırıyorlar. Canlı bir kavrayış ve yaşayan bir inanç yerine, ezberlenmiş birkaç söz kalır geriye; anlamdan geriye herhangi bir şey kalırsa, bu yalnızca kabuğudur, özü kaybolur."
"Eğitimli denen insanların yüzde doksan dokuzu bu durumdadır; kendi görüşlerini akıcı bir şekilde savunabilenler dahil. Vardıkları sonuçlar doğru olabilir, ama yanlış da olabilir, bilemezler: Onlardan farklı düşünenlerin zihinsel konumuna kendilerini sokmamışlar, o insanların neler diyebileceklerini düşünmemişlerdir; dolayısıyla da benimsedikleri öğretiyi sözcüğün gerçek anlamıyla bilmezler."
"Güçlü bir görüşe sahip olan bir kişi, bunun yanlış olabileceğini kabullenmekte ne kadar zorlanırsa zorlansın, görüşü tam anlamıyla, sık sık ve korkusuzca tartışılmazsa yaşayan bir gerçek değil, yalnızca ölü bir dogma olacağı düşüncesiyle hareket etmelidir."
"Cesur, güçlü, bağımsız bir düşünceyi sonuna kadar götürmeye cesaret edemez bunlar, çünkü kendilerini dinsiz ya da ahlaksız bir duruma düşürmesinden çekinirler."
Reklam
"Dinin canlandırılması adıyla bugünlerde öne sürülen şey, dar ve eğitilmemiş kafalarda her zaman yobazlığın da bir o kadar canlandırılması anlamına gelmiştir..."
"Bir zamanlar Sokrates adında bir adamın yaşadığı, insanlığa ne kadar anımsatılsa azdır; zamanında kendisiyle yasal yetkililer ve kamuoyu arasında kayda değer bir çatışma olmuştu. Büyük insanların bol olduğu bir çağ ve ülkede doğmuş bu adam, hem onu hem de o çağı en iyi bilenler tarafından, dönemin en erdemli kişisi olarak aktarılmıştır bize; biz ise onu, kendisinden sonra gelen bütün erdem öğretmenlerinin başı ve ilk örneği, hem Platon'un yüksek ilhamının hem de Aristoteles'in dengeli yararcılığının kaynağı olarak tanıyoruz, “i maestri di color che sanno” (hocaların hocası) diyebileceğimiz, etik ve tüm diğer felsefe kollarının iki hayat pınarıdır bu düşünürler. Ondan bu yana yaşamış bütün önde gelen düşünürlerin bu saygı duyulan ustası -aradan iki bin yıldan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen ünü hala büyüyor, doğduğu şehre şan katan tüm diğer isimlerin toplamından daha ağır basıyor- kendi ülkesinin insanları tarafından, mahkeme önünde dine saygısızlık ve ahlaksızlık yapmaktan suçlu bulunarak öldürüldü. Dine saygısızlığı, devletin tanıdığı tanrıları reddetmekti; gerçekten de onu suçlayan kişi, hiçbir tanrıya inanmadığını öne sürdü (bkz. “Apologia”). Ahlaksızlığıysa, öğretileri ve yönlendirmeleriyle “gençliği kötü yola sevk etmek”teydi. Mahkeme onu bu eylemlerden suçlu buldu, bunu dürüstçe yaptığına inanmamız için de her türlü gerekçe var; herhalde o zamana kadar doğmuş olanlar arasında, insanlığın elinde en iyi muameleyi görmeyi hak etmiş bu insan, mahkeme tarafından, bir suçlu olarak öldürülmeye mahkum edildi."
"İçinde bulunduğumuz çağda -ki “inançtan yoksun ama kuşkuculuktan ödü kopan” bir çağ olarak tanımlanmıştır ve insanlar görüşlerinin doğruluğundan değil, onlar olmaksızın ne yapacaklarını bilmeyeceklerinden emindir- bir görüşün açık saldırılardan korunması gerektiği iddiaları, bu görüşün doğruluğuna değil, onun toplum için önemine dayandırılır."
"Bir kişi hariç bütün insanlık aynı görüşte olsa, tek bir kişi karşı görüşte olsa, insanlığın o kişiyi susturma hakkı, o kişinin gücü yetse insanlığı susturma hakkından fazla değildir."
"Hayat bu. Yaşlılığımda bulduğum huzur ve sessizlik."
788 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.