Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dijital Mücâhid

Dijital Mücâhid
@dijitalmucahid
Mâtürîdî, Ehl-i Sünnet, Türk İslâm Ülkücüsü | Söz ile konuşmak ve hakikatı müdafaa etmek suretiyle karşı çıkıp mukâbele etmek için buradayım.
"İslâm, devlete, ruhun uzviyete yapışık olma sı gibi sımsıkı bağlıdır; asla ayrılmaz ve onsuz uz viyet düşünülemez. >> Akıl erer mi ki, bütün kâinatı kucaklayan İs lâm, insan topluluğunun maddî ve manevî yekûn kıymeti olan devleti, sınırları dışında bıraksın?
İbda YayınlarıKitabı okudu
Reklam
262 syf.
·
Puan vermedi
Başyücelik Devleti
Başyücelik DevletiSalih Mirzabeyoğlu
9.9/10 · 70 okunma
480 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Üstadın bu kitabını iki defa okudum. İlk okumama nazaran büyük ölçüde yeni yeni şeyler kattığını düşünürüm bana. İslam Dünya Görüşü’nü her alanda açıklamaya gayret etmiş üstad. Sanat, Psikoloji, Sosyoloji vs vs. Tavsiyelerim arasında ilk sıralarda bir eser.
İslam Dünya Görüşü
İslam Dünya GörüşüKadir Mısıroğlu · Sebil Yayınevi · 201093 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
480 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
İslam Dünya Görüşü
İslam Dünya GörüşüKadir Mısıroğlu
9.5/10 · 93 okunma
İslâm nazarında aklın ehemmiyet derecesi, onun beşerî mesuliyetin iki sebebinden biri olarak kabul edilmesiyle sâbit tir. Gerçekten İslâm nizamının hâkim olduğu bir ülkede bir insanın hukûken borçlarını ödemeye ve haklarını kullanmaya başlayabilmesi için gerekli olan şartların biri "bülûğ", diğeri ise "akıl"dır. Yani "âkil" ve "bâliğ" olmaktır. Hukukî ehliyet için İslâm'ın vaz' ettiği âkil olmak şartı, bütün hukuk sistemlerinde de mevcuttur. Tabiatıyla, ceza görmeye ehil olmaktada şu şart evveliyetle dikkate alınır. Yani selîm muhakeme kabiliyeti olmayan bir suçluya ceza verilmeyip onu akıl hastanesine ka patmak gibi tedbirlere başvurulur. Elverir ki, selîm muhakeme kabiliyetini sarhoşluk gibi ârızî sebeplerle izâle etmiş olmasın!..
Sayfa 270 - Sebil YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Avrupa'da ilk rasathâne Müslümanlar tarafın dan yapılmıştı. Ne yazık ki, müslümanların Endülüs'ten çıkarılmaları üzerine İspanyollar bunun ne işe yaradığını anlamayarak bu rasathâneyi çan kulesine çevirmişlerdi.
Sayfa 263 - Sebil YayınlarıKitabı okudu
İslâm Dünya Görüşü, Cenâb-ı Hakk'ın külli ilmine istinaden vaz' edilmiş bulundu ğundan -başta insan olmak üzere- bütün mahlûkatın yaratılış gâyesine ve bu gâyeyi gerçekleştirmeye âid temayüllere göre vaz' olunmuş bir emirler ve nehiyler mecmuasıdır.
Sayfa 231 - Sebil YayınlarıKitabı okudu
Cenab-ı Hak, bu âlemi mükemmel bir denge ile işler vaziyettes insanoğlunun emrine âmâde kılmış, ilâhî beyân üzere söylemek gerekirse, ona "müsahhar" kılmıştır. O yer yüzünde Allah'ın "halife"si ve "emânetçi"sidir. Bu emânete hiyanet etmeyip onu korumak, İslâm Dünya Görüşü'nün aslî emirlerindendir.
Sayfa 227 - Sebil YayınlarıKitabı okudu
Tevhid, İslâm inancının özü ve temeli olması sebebiyle hassasiyetle korunması gereken bir rükün (prensip)dür. Cenâb-ı Hak, tevhide mugâyir görüşleri şirk, yani Allah'a ortak koşma adıyla hasım ilân etmiş ve afvının şümulü hâricinde bırakmıştır. Buna göre metafizik dînî meselelerin bir numaralısı olan Allah inancı -hulâsâ olarak- şöyle belirlenmiştir: Allah, O'nun bütün sıfatlarını câm"zât" ismidir. Arapçanın hiçbir kaidesi ile cem'ilenemez. Imlâda aksâm-ı muhtelifesi, yine O'na delâlet eder. Mesela bu mübârek kelimenin başın daki "elif" kaldırılsa, bakiyesi "lillâhi" okunur. Bu da O'na delâlet eder. Eliften sonraki "lâm" kaldırılsa, kalan parça "lehû" okunur. Bunun nisbeti de Allah'adır. İkinci "lâm" da kaldırılsa "hu" kalır. Bunun da O'na muzaf bir zamir olduğu herkesçe malumdur.
Sayfa 169 - Sebil YayınlarıKitabı okudu
İmam-I A’zam hazretleri, Allah’ın zât ve sıfat hakîkatlerini tevhid çerçevesinde şöyle ifade etmektedir:…Bizim Kur'ân-ı Kerim'i telaffuzumuz, yazmamız ve okumamız mahlûktur, fakat Kur'ân mahlûk değildir. Allah'ın Kur'ân'da belirttiği Mûsâ ve diğer peygamberlerden, Firavun ve İblis'ten naklen verdiği haberlerin hepsi Allah kelâmıdır, onlardan haber vermektedir. Allah'ın kelâmı mahlûk değildir, fakat Mûsâ'nın ve diğer yaratılmışların kelâmı mahluktur. Kur'an ise onların değil, Allah'ın kelâmı, kadîm ve ezelidir. Allah'ın "Allah, Mûsâ'ya hitap etti” âyetinde belirttiği gibi, Mûsâ, Allâh'ın kelâmını işitti. Şüphesiz ki Allah, Mûsâ ile konuşmasından önce de, kelâm sıfatı ile muttasifti. Yüce Allah yaratmadan da ezelde yaratıcı idi. Allah, Mûsâ'ya hitap ettiğinde, ezelde sıfatı olan kelâmi ile konuştu. "Onun sıfatlarının hepsi, mahlûkların sıfatla rından başkadır. O bilir, fakat bizim bildiğimiz gibi değil. O kaadirdir, fakat bizim gücümüzün yettiği gibi değil. O görür, fakat bizim görmemiz gibi değil. O işitir, fakat bizim işittiğimiz gibi değil. O konuşur, fakat bizim konuşmamız gibi değil. Biz uzuvlar ve harflerle konuşuruz. Oysa O, uzuv suz ve harfsiz konuşur. Harfler mahlûktur, fakat Allah'ın kelâmı mahlûk değildir.
Sayfa 171 - Sebil YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Avrupa'da ahlâkın ve yeni felsefenin kurucusu olarak bilinen Descartes, Gazzâlî'den öylesine etkilenmişti ki eğer İhya Fransızcaya tercüme edilseydi, Gazzâlî'nin İhya'sındaki bilgileri çaldığı söylenecekti.
Sayfa 73 - Türkiye Diyanet Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Eflatun'un hayal ettiği dünyada insanlar üç sınıfa ayrılmaktadır: 1. İdareci sınıf: Bunlar diğerlerini yönetmek için yaratılmışlardır. 2. Askerler, meslek ve sanat erbabı: Bunlar da devleti koruyan ve müdafaa eden kesimdir. 3. İlk iki sınıflar dışında kalanlar da köle ve hizmetçilerden oluşur. Bu sınıf hayvanlardan farksızdır. Keza Eflâtun, "Erdemli Şehir" isimli meşhur eserinde, kadınları üçüncü sınıf olarak nitelemiş ve en önemli görevlerinin, asker ve yöneticilerin cinsel ihtiyaçlarını yerine getirmek olduğunu savunmuştur.
Sayfa 72 - Türkiye Diyanet Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Gayrimüslim Ulemâsı
Körfez kara savaşının, Amerikan askerlerinin öncülüğünde fiilen başlamasından kırk sekiz saat kadar önce, ABD eski Başkanı George Bush'un fundamentalist papaz Dr. Bill Grahman ile Episcopal Kilisesi dini lideri meşhur papaz Edmond Browing'i Beyaz Saray'a davet ederek anılan savaşın dinî normlar açısından meşru olup olmadığını sorduğuna, bu soruya "meşru değildir" istikametinde cevap veren papaz Browing'in toplantıdan ayrılmasından sonra savaşa taraftar olan Papaz Dr. B. Grahman'ın geceyi Beyaz Saray'da geçirdiğine, savaşın başlamasından hemen sonra da Başkan başta olmak üzere Genel Kurmay Başkanı dâhil tüm kabine üyeleri ile birlikte kiliseye giderek ordunun başarısı için dua ettiklerine dünya kamuoyu şahit olmuştu.
Sayfa 69 - Türkiye Diyanet Vakfı YayınlarıKitabı okudu
84 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.