Tevhid, İslâm inancının özü ve temeli olması sebebiyle hassasiyetle korunması gereken bir rükün (prensip)dür. Cenâb-ı Hak, tevhide mugâyir görüşleri şirk, yani Allah'a ortak koşma adıyla hasım ilân etmiş ve afvının şümulü hâricinde bırakmıştır. Buna göre metafizik dînî meselelerin bir numaralısı olan Allah inancı -hulâsâ olarak- şöyle belirlenmiştir:
Allah, O'nun bütün sıfatlarını câm"zât" ismidir. Arapçanın hiçbir kaidesi ile cem'ilenemez. Imlâda aksâm-ı muhtelifesi, yine O'na delâlet eder. Mesela bu mübârek kelimenin başın daki "elif" kaldırılsa, bakiyesi "lillâhi" okunur. Bu da O'na delâlet eder. Eliften sonraki "lâm" kaldırılsa, kalan parça "lehû" okunur. Bunun nisbeti de Allah'adır. İkinci "lâm" da kaldırılsa "hu" kalır. Bunun da O'na muzaf bir zamir olduğu herkesçe malumdur.