Birikintiler var kafamda. Benim kahkahalarım; yağmurlu havada, arabalar hız yaparken üstüme sıçrayan çamur. Gözyaşlarımsa, saçaklara yerleşen, sivri uçlu buz parçaları.
Yalnızlığımı tebeşirle tahtaya yazıyorum. Çok konuşuyor, öğretmen kulağını çeksin.
Öyle bir içiyorum ki şarabı, sarhoş olmam mümkün değil.
Zihnim bir kontrol memuru gibi zorluk çıkarıyor.
Kafamın içi Salı Pazarı! Hayalet bedenler geçmiş tezgâhın başına çığırtkanlık yapıyor.
Çocukluğum, genç kızlığım, otuzlu yaşlarım. Hiçbiri ölmedi ki zihnimde. Artık benim gibi görünmeyen ama bir zamanlar “ben olan o bedenlerin” içimde ne
işi var?
Peki ya kokular? Gece saat üçte odamı kaplayan, yağda kızarmış soğan kokusu? Sesler?
Fısıldayarak şiir okuyanlar, bir imgeyi ruhuma musallat edip konuşmaya başlayanlar,
gıcırtılar, tıkırtılar.
Yalnızlıktan hamile kalırsan olacağı bu. Hayaletler doğuruyorsun evin içinde.
Nazlı Akın
Salı Pazarı isimli öykümden alıntıdır.