Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Merve Ayvaz

“Birimizin kasveti hepimize bulaşıyor böyle. Neşe bulaşıcıdır falan diyorlar. Yalan. Neşe kolonya gibi bir şey. Dökünüyorsun, o an ferahlıyorsun. Sonra uçup gidiyor burnundan, elinden, üzerinden. Kasvet öyle değil ama, zamk gibi, bulaşıyor ve dokunan herkese yapışıyor.”
Sayfa 123 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
“İçinde acaba olan bütün cümleler karanlık. Ne olacağını, nasıl olacağını bilmiyorsun.”
Sayfa 106 - Doğan KitapKitabı okudu
“Sinirli, mutsuz, huzursuz bir kadınla evli olmak demek, daha fazla sinirli, mutsuz ve huzursuz olmasın diye daha fazla sinirli, mutsuz ve huzursuz olmak demektir.”
Sayfa 82 - Doğan kitapKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Bazen yirmi dört saate gereğinden fazla şey sığıyor.”
Sayfa 8 - Doğan KitapKitabı okudu
En iyi strateji tehlikeden korkmak değil, ona saygı göstermektir. Sonra da onunla başa çıkmak.
Sayfa 339Kitabı okudu
Reklam
Kim ne derse desin, Altı Buçuk'a göre, insanı türler arasında en üst sıraya koyan şey nezaketiydi.
Sayfa 336Kitabı okudu
"Erkekler de kadınlar da insandır. Ve insanlar olarak hepimiz yetiştirilme tarzımızın ürünü, yavan eğitim sistemlerimizin kurbanı ve kendi davranış­larımızın sorumlusuyuz. Kısacası kadınların erkeklerden düşük görülmesi de erkeklerin kadınlardan üstün sayılması da biyolojik değil, kültürel. Ve tüm bunlar iki kelimeyle başlıyor: pembe ve mavi. Sonra da her şey çığ gibi büyüyerek kontrolden çıkıyor."
Sayfa 256Kitabı okudu
"Yemek pişirmek kimyadır," diyordu. "Kim­ya da hayattır. Kendiniz dahil her şeyi değiştirme gücü işte bu­rada başlar."
Sayfa 243Kitabı okudu
Ancak haksızlığa uğramış birileri benzer şekilde haksızlığa uğramış birileriyle karşılaştığında ve paylaştıkları tek şey bu olsa bile çok şey paylaştıklarını fark ettiklerinde yeşeren bir dostluktu onlarınki.
Sayfa 229Kitabı okudu
“Elizabeth bebek sahibi olmanın uzak bir gezegenden gelen bir ziyaretçiyle yaşamak gibi olduğunu fark etmişti. Ziyaretçi senin, sen onun huylarını öğrenirken belli bir uzlaşma oluyor­ du ama zamanla onun huyları silinirken seninkiler kalıyordu. Elizabeth'e göre üzücüydü bu. Çünkü yetişkinlerin aksine, onun ziyaretçisi en küçük keşiflerden bile asla usanmıyor, sıradan şey­ lerin büyüsünü görebiliyordu.”
Sayfa 176Kitabı okudu
Reklam
Annelik çalışmadığı bir sınava her gün girmek gibiydi. Sorular göz korkutucuydu ve seçenekler hiç yeterli değildi. Bazen rüyasında kapının çaldığı ve bir yetkilinin elinde bebek sığacak boyuttaki boş bir sepetle, "Son ebeveynlik performans raporu­ nuz elimize ulaştı. Bunu söylemenin daha kibar bir yolu yok. Ko­vuldunuz," dediğini görüyor, terden sırılsıklam uyanıyordu.
Sayfa 175Kitabı okudu
“Sen çok zeki bir köpeksin," demişti daha dün. Altı Buçuk aynı fikirde olmayı çok istiyordu ama işin aslı, "zeki" kelimesi­ nin ne demek olduğunu hala anlamıyordu. Kelimenin canlı tür­ leri kadar çok sayıda tanımı var gibiydi ama insanlar -Elizabeth hariç- bir şeyi ancak oyun onların kurallarıyla oynandığı süre­ ce “zeki" kabul ediyordu sanki. "Yunuslar zekidir," diyorlardı. "Ama inekler değildir." Bu biraz da ineklerin küçük nuınaralar yapmamasından ötürüydü galiba.
Sayfa 147Kitabı okudu
“İlk defa birisi durumunu anladığını söylüyordu ve bunun şaşkınlığı Elizabeth'in boğazında düğümlenmişti. Gözlerine her an dökülebilecek yaşların hücum ettiğini hissetti.”
Sayfa 143Kitabı okudu
“İnsanlar hamile bir kadının başarabileceklerini çoğu zaman, kederli bir hamile kadının başarabilecekleriniyse daima hafife alıyordu.”
Sayfa 131Kitabı okudu
“Tenis ayakkabılarını alırken aşkın tanımı­ nın tam da bu olduğunu düşündü. Birisi için değişmeyi gerçekten istemek.”
Sayfa 101Kitabı okudu
176 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.