Hayatın zorlukları karşısında düşme gibi bı lüksun olmuyor bazen evet tokezleyip sendeleyebilirsin ama düşme gibi bir alternatifin olmaz bazen .Kalk canim kalk dersin kendi kendine sana göre degil düşmek şimdi değil dersin
Kullandığım sözcükler ben doğmadan yüzlerce yıl önceden kalmaydı, güzergâhım asırlardır kullanılan bir güzergâhtı, sorularım sorulmuş cevaplarım verilmişti. Doğmuş olmak, kaderin pençesine düşmek değil de neydi?
Şimdi, dedim, insan denen yaratığı eğitimle aydınlanmış ve aydınlanmamış olarak düşün.
Bunu şöyle bir benzetmeyle anlatayım: Yeraltında mağaramsı bir yer, içinde insanlar.
Önde boydan boya ışığa açılan bir giriş...
İnsanlar çocukluklarından beri ayaklarından, boyunlarından zincire vurulmuş, bu mağarada yaşıyorlar. Ne kımıldanabiliyor ne de
Her türlü zorbalığın toplum tarafından makul ve yerinde bir gereklilik olarak karşılandığı, beraat kararı gibi her türlü merhamet göstergesinin toplumda tatminsizlik ve intikam duyguları uyandırdığı bir dünyada adalete düşmek gülünç değil midir?
Düşmek, bir anlamda hareket halinde olunduğunu ifade eder. Bir niyet ve gayretin var olduğunu, insan olmanın bir gereği olarak düşmenin yaşandığını vurgular. Düşmek, güvenle oturan ve düşene acıyarak bakan insanın, adım attırmayan ataletinden daha asildir. Düşmek, ister tedbirsizlikten isterse normal sürecin bir sonucu olsun; aklını kullanan birisine, düşmenin acısından daha büyük bir öğrenme sağlar. Bunu denemekten korkanlar ise bu tecrübeyi ve bu öğrenmeyi asla yaşayamaz, bilemezler. Düşmek, yeni bir atılımın habercisidir. Hiç yanılmamakla ve düşmemekle övünenler bilsinler ki zayıf atılmış adımlar, zihnin giderek buna alışıp cesareti ve güveni saf dışı bırakması, yetersizliğin güvenli sandıkları gölgesinde yeteneklerini köreltmeleri anlamına gelir.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben...
Bahtiyarım...
NAZIM HİKMET RAN