Ertelediğime çok pişman olduğum bir kitap. 3 saat içinde bitirdim. Daha önce Yahuda hakkında kitap okuduysanız kitap daha keyifli hâle gelecektir. Yahuda İskaryot kitabının incelemesinde Yahuda'nın en çok seven havari olduğunu vurgulamıştım. Bu kitapta da Yahuda olacak kişi aynı özelliklerle tasvir edilmiş: Aşk ve çıkar çatışmasının zehirlediği bir figür. Da Vinci'nin Yahuda olarak seçeceği kişiyi tahmin etseniz de konduramıyorsunuz. Sevgisi, aşkı o kadar samimi geliyor ki çıkarlarının esiri olabileceği fikri saçma geliyor. Kısaca buradaki İsa siz oluyorsunuz. Konu bir kenara mekan ve zaman unsuru öyle güzel yerleştirilmiş ki betimlemeye bile ihtiyaç olmamış. Rönesans döneminin ilk zamanları gerçekçi bir dille aktarılmış. Çoğu karakter ellerine geçen çok az bir parayla yetinip kendilerini bilime, sanata adıyorlar. Da Vinci "üstat" olarak bilinse de onun da durumu halktan farklı değil. Eser genel olarak tüm temel unsurları tiyatro sahnesi kadar açık ve yalın sergiliyor. Kitabın sonunda da yazarın okura notu, kitap üzerinde araştırma yapmaya ve düşünmeye itiyor.
"... Görüyorsunuz efendiler, kader dürüst bir adama ne oyunlar oynuyor?"
"Acaba Yahuda İskayot da dürüst bir adam demiş midir kendine ?"
Kitabı okumadan önce Yahuda'nın ihanet sürecini anlatan basit bir kurgu olduğunu düşünmüş ve yazarın bu kadar sınırlı sayfaya ne kadar derin tahliller tayin edeceğini düşünememiştim. Yazar, Yahuda'yı dini kaynaklardaki nitelikleriyle tanıtmaya başlıyor. Okurun ön yargısını ve Yahuda nefretini kazandıktan sonra asıl hikayeye geçiyor. Hikayenin aralarında Yahuda'yı kötülemeyi ihmal etmiyor. Ancak istemsizce nefretiniz eriyor. Yazarın ironik dilini anlamaya başlıyorsunuz. Kitapta havariler
sevgi üzerine vaazlar veriyor, İsa'ya sevgilerinin ne kadar büyük olduğunu vurguluyor, Yahuda'yı sevgiden mahrum olmakla itham ediyorlar. Yahuda ise sevgilerinin gerçek olmadığını savunuyor, İsa'ya bağlılıklarının kuru laftan ibaret olduğunu düşünüyor. İşte tam burada kendinizi Yahuda ile aynı safta buluyorsunuz. Çünkü Yahuda onu işkoriyot yani hain olarak tanımlayacak tüm eylemleri sadece hayatında ilk defa doğru söylemek, yalancı olmadığını göstermek için yapıyor. Aslında bu çabalar adını temize çıkarmaktan çok, İsa'nın sevgisini kazanmak için. Nihayet her şey bittiğinde haklı çıkıyor. Yazar, bu haklı çıkmanın pişmanlığını o kadar güzel yansıtmış ki Yahuda'da sevgilisini kaybetmiş çaresiz bir kadının kederini, kinini hissediyorsunuz. Yahuda, dünya dinleri tarafından hain ilan edilse bile kitabın etkileyici sonunda en sadık ve İsa'yı en çok seven havarinin kim olduğunu biliyorsunuz.
Yahuda İskariotLeonid Andreyev · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,704 okunma