128 syf.
7/10 puan verdi
296 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
74 günde okudu
alman naziler ve rus komünistler uygulama anlamında bize çok yaklaşmalarına rağmen asla kendi amaçlarını kabullenmediler. gücü kısıtlı bir süre için, zorunda kaldıklarından ele geçirdiklerini söyleyip yakın bir gelecekte onları herkesin eşit, özgür olduğu bir cennet bekliyormuş gibi davrandılar, hatta belki buna inandılar. biz böyle değiliz. kimse sonradan bırakmak üzere gücü ele geçirmez. güç, yöntem değil nihayettir. kimse devrimi güvenceye almak için diktatörlük kurmaz; diktatörlük kurmak için devrim yapar. eziyetin amacı eziyettir işkencenin amacı işkencedir. gücün anlamı güçtür.
Okur Takip Önerileri
parti tamamen kendisi için gücü elde etmek ister. diğerlerinin iyiliğiyle ilgilenmeyiz, yalnızca güç isteriz. zenginlik lüks, uzun yaşam, mutluluk değil: yalnız güç katıksız güç.
yaşadığımız dünyadaki zorlukların ölümden sonraki hayâli bir dünyada telafi edileceğine söz verdiler.
tüm dokümanlar yok edildi, çarpıtıldı, tüm kitaplar tekrar yazıldı, her resim yeniden çizildi, heykellere, sokaklara, binalara farklı isimler verildi, tüm tarihler değiştirildi. bu değişiklik çalışması her gün, her dakika devam ediyor. tarih durdu. partiʼnin daimi doğruluğu dışında hiçbir şey kalmadı.
özgürlük, iki kere iki dört eder diyebilmektir. buna izin verilirse, gerisi gelir
artık kanun olmadığı için yasa dışı kavramı geçerliliğini yitirmişti.
Sayfa 11Kitabı okudu
her türlü boyunduruğa katlanmaya alışmış halklar, çok geçmeden bu boyundurukları arzulamaya başlar ve nihayetinde bütün doğallıkları ile enerjilerini kaybederler. artık içi boş gölgeler iradesiz, dirençsiz, güçsüz ve edilgin otomatlar gibidirler.
seçmen kitleleri
itibar sahibi olması, adayın mutlaka kazanacağı anlamına gelmez. seçmen arzularını ve gururunu okşayan şeylere bağlanır. Bu sebeple seçmene ölçüsüzce dalkavukluk yapmalı ve ona en olmayacak sözler vermekten çekinmemelidir.
kitlelerin fikirlerinden daha hareketli ve değişken bir şey olmadığı gibi, onların bir zamanlar beğenip alkışladıkları bir şeyi sonradan lanetlemeleri de sık görülen hadiselerdendir.
kitlelerin ruhuna daima hâkim olan şey özgürlük değil, boyun eğme ihtiyacıdır. itaat etmeye öyle meyillidirler ki kendisini onların başı olarak ilan eden herkese içgüdüsel olarak boyun eğerler.
kitleleri ikna edebilmek için ilk önce onları harekete geçiren duyguları iyi tanımak, onları paylaşıyormuş gibi yapmak, sonra da basit çağrışımlar yoluyla bazı imgeler aşılayıp bunları değiştirmeye çalışmak, gerektiğinde başlangıç noktasına dönmeyi bilmek, hepsinden önemlisi de her an açığa çıkması muhtemel duyguları tahmin edebilmek gerekir.
kitleler hiçbir zaman hakikatin peşinde olmadılar. hoşlarına gitmeyen ispatların karşısında kafalarını çevirir veya hoşlarına gidiyorsa da hakikat yerine yanılgıyı tanrılaştırmayı tercih ederler. kitleleri yanılsamalarına inandırmayı bilen kişi, onlara kolaylıkla hükmeder, onları bu yanılgılardan uyandırmaya kalkışanlarsa daima düşmanları olur.