Onun elini tutacaktı; Lidia'nın elini tutmak, avucunun ılıklığını hissetmek, onum yaşadığını bilmek, pek yakında birlikte yaşayacaklarını ve gece kabus görürse, rüyasını anlatması için Lidia'nın sesinim onu uyandıracağını bilmek hoşuna gidiyordu.
"Seni seviyorum," dedi.
Ve o an aşkın ne işe yaradığını anladım.
Aşk hayatta kalmana yardım ediyordu.
Anlam aramayı da unutturuyordu. Aramayı bırakıp hayatı yaşıyordun. Aşk önemsediğin kişinin elini tutmak ve şimdiki zamanda yaşamaktı. Geçmiş ve gelecek yalnızca mitti. Geçmiş ölen şimdiki zamandı ve gelecek hiçbir zaman var olmayacaktı, çünkü ona ulaştığımızda gelecek zaman şimdiki zamana dönüşecekti. Şimdiki zaman sahip olduğumuz tek şeydi. Sürekli devinen, sürekli değişen bir şeydi şimdiki zaman. Ve hercaiydi. Yakalamanın tek yolu geçip gitmesine izin vermek, onu serbest bırakmaktı.
Ben de bıraktım.
Evrendeki her şeyi bıraktım.
Her şeyi bıraktım, Isobel'in elleri hariç.