Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

EMEL KURT

EMEL KURT
@emlkrt
Gece bazen bir 'yengecin' saçlarına karışır ve ay bir 'yengecin' tenini aydınlattığı zaman anlamını bulur.
Kamu Yönetimi
İstanbul
İstanbul, 1 Temmuz 1994
367 okur puanı
Ekim 2018 tarihinde katıldı
Demek cehennem bu. Hiç aklıma getirmezdim böyle olacağını... Acı, ateş, kızgın ızgara hepsi sizsiniz demek... Ne gülünç şey! Kızgın ızgaranın ne gereği var: cehennem başkaları'dır.
Reklam
Her kadın kendi ağacını tanır. 🍃
Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun, Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk, Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk. Cesurduk... Ufuk çizgisi maviydi, Gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hep korkarız yalnızlıktan ama bil ki yalnızsan; yalancı arkadaşların, iki yüzlü dostların ve çekip gidecek bir sevgilin olmaz.
Unutmak mı, delisin, Gitmesem de bekler orada deniz. Gelirsem, bilmelisin Benim beklememdir burada deniz. Gitmek gibi geleceğim denizin delisine. Delinin denizi gibi o ne kadar giderse.
Reklam
Kadın gibi bir dünya istiyoruz! Kadın gibi gülen, kadın gibi konuşan, kadın gibi üreten, kadın gibi vefalı, kadın gibi zarif bir dünya istiyoruz. Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesiyle gurur duyuyoruz. Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun. 💐✌🏻
Kasım'ın son mısralarındayız, günlerden ne bilmiyorum ama ben bugün de seviyorum seni. ~Cemal Süreya~
Ne diyordu değirmenci; Bu nasıl çark ulan! Buğday bizim, ezilen biz. Un olan biz, aç kalan biz. Kimdir bu doymak bilmeyen soysuz ?
Kestim kara saçlarımı n'olacak şimdi? Bir şeycik olmadı -deneyin lütfen- Aydınlığım, deliyim, rüzgârlıyım. Günaydın kayısı sallayan yele Kurtulan dirilen kişiye günaydın.
Tıpkı bir kasırganın merkezindeki sakin bölge gibi durgun ve bomboştum, çevremdeki karmaşanın içinde yuvarlanıp gidiyordum.
Reklam
Alnından başlayan ve ayak bileklerinde duran Yani senin olmayan, seni bir boşluk gibi saran hüzne yerleştir. Yerleştir onu bir kentin parça parça aklında tuttuğun kar taneleri gibi uçuşan Ve her gün biraz daha hafifleyen semtlerine Yerleştir bu sevdayı her yerine.
Mutsuz insanlar için en uğursuz şey, en korkunç andır uykudan uyanmak; duyuların dinlenmesi, düşüncelerin bir süre yatışması, acıların geçici olarak unutulması, yeniden tüm ezicilikleriyle canlanıverir, eskisinden daha fazla etkiler kişiyi, her şey daha bir arttırır ağırlığını.
Eylül! Henüz renk ve güzel kokular bitmemiş, fakat baharın bol renkleri, hissedilmez şekilde kaybolmuştu. Bu kayboluşta geri gelmek ister gibi bir eda vardı ama, bu boş, acı, hırçın bir edaydı ve buna karşın baharın rengi soluverdi. Artık uyanmış, doğanın ruhunu görüyordu; yaprakların nasıl sararmış, birçoğunun düşüp çamurlarda çürümüş olduğunu görüyor ve şimdi, hava ne kadar güzel olsa, ne kadar geçici, bu renk ve güzel kokuların ne kadar vefasız, ne kadar ele avuca sığmaz, eldeyken değeri bilinmemiş, öylece harcanmış bir hazine olduğunu acı acı görüyordu. İşte artık ne bir çiçek kalmıştı, ne de güzel bir koku. 🍁
Biz gitsek de, İstanbul'da yine de Yıllar yılı gezinmeli bu sızı Benden bir yaralı şiir kalmalı Senden bir tebessüm, bir de kırmızı.
Adımlarken Galata Kulesi'nin daracık basamaklarını Uçup uçmayacağını bilmiyordu Hezârfen Bir tek şeyden emindi yalnızca İnmeyecekti yürüyerek çıktığı merdivenden.
"Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk !" O yüzden anlaşamıyoruz.
Reklam
Dünya bir makineyse, ben onun yedek parçası olamam. Burada olmamın bir sebebi olmalı, seninde burada olmanın bir sebebi olmalı.
Bir insana değer vermek, özen göstermek, onun kıymetini bilmek de bir kültürdür. Bunun eğitimi yoktur, kitaplarda yazmaz. Yolu insan olmaktan geçer.