"Kitabımızda der ki, Allah’a karşı gelmeyecek, ona şirk koşmayacaksın. Allah kim? Tövbe tövbe! Emirlerinden dışarı çıkılmaz bir büyüğümüz. Onun yeryüzündeki vekili kim?Hükümetimiz, Demirgıratımız. Hükümetin, Demirgiratın kasabadaki vekilleri kim? Kaymakamla Gödece Tevfik Efendimiz. Kaymakamla Tevfik Efendinin köydeki vekili kim? Muhtarımız. Muhtarımız kim? Ben. Öyleyse bana karşı koymak ne demektir? Söyle ne demektir? Ben söylemeyeceğim. İste bunun burasını da evire çevire sen düşüneceksin.
Bazı yüzler vardır, içini saklar saklar da, sonra birden boşanıverir. Yüz bütün bentlerini yıkar. Bütün ışıkları sönmüştür artık. Ali’nin yüzünün bentleri yıkılmıştı. Yüzünde yorgunluk, keder, acı elle tutulurcasına donmuş gibiydi.
Bu Kitap azîz kılar. O yüzden bu Kitab’a yaklaşan aziz olur, bu Kitap'tan uzaklaşan zelil olur, vakarını, heybetini, etkisini, gücünü kaybeder. Eğer ruhumuzda bir çökme, eğer bir gevşeme, eğer bir zayıflama, kopma, düşme hissediyorsak, bunu tamir edeceğimiz yer Kur’an’dır. Kur'an insanı asıl fıtratına, fabrika ayarlarına döndürür. İnsanın ruhundaki kırıkları tamir eder. Çünkü Kur' an insanla iliskiye giren bir kitaptır. Kur'an anlatan öznedir, insan dinleyen ve anlayan bir öznedir. Eğer dinlerse insan, Kur'an ona dünyanın ve ahiretin sırlarını söyler.