''An vivere tanti est?''
İnsanlarda bulamadıklarımı kitaplarda arayan bir gerçeğim ve ben değmese de hayatın cilvesine hayran, leylim kafalı biriyim :)
“Sanki sol kaburga kemiğimin altında bir ip var da senin küçük vücudundaki aynı yere sıkıca ve çözülemez şekilde bağlanmış gibi. Ve eğer o fırtınalı Kuzey Kanalı ve iki yüz kilometre toprak aramıza girerse, bu iletişimi sağlayan ip korkarım kopacak; sonrasında içten içe kanamaya başlayacakmışım gibi endişe veren bir hisim var.”
“Sana sert bir adam olduğumu söylemiştim,” dedi, “beni ikna etmek zordur.”
“Ben de sert bir kadınım- beni geçiştirmek imkânsızdır ”
“Ayrıca ben soğuk biriyimdir, hiçbir ateş beni etkilemez.”
“Bense sıcağım, ateş buzu eritir.”
“Tüm duygular arasında yalnızca doğal sevgi benim üzerimde kalıcı bir etkiye sahiptir. Rehberim duygularım değil aklımdır; hırsım sınırsız; daha yükseğe çıkma, diğer insanlardan daha fazla şey yapma isteğim doyumsuz.”
“Ama daha fazla konuşmanın kime faydası var?” diye sordum. “Siz böyle demirden bir karşı darbeye hazırlanırken ya da kalbinizi zincirlemek için yeni bir zincir örerken?”
‘’Tanrı bize bir ölçüde kendi kaderimizi belirleme gücü vermiştir; duygularımız elde edemeyecekleri bir gıda istiyor gibi gördüğünde irademiz giremeyeceğimiz bir yola girmeye zorlandığında -ne açlıktan ölmemize ne umutsuzluğa kapılmamıza gerek var; zihnimiz için tatmak istediği yasak meyve kadar kuvvetli- hatta ondan daha saf başka bir besin bulabiliriz, kaderin kapattığı yol kadar doğrudan, geniş bir başka macera yoluna girebiliriz, her ne kadar daha engebeli olsa da.‘’
“Doğa bana iyi huylu göründü; o sefil halimle beni sevdiğini düşündüm, insanlardan yalnızca güvensiz, reddedilme, aşağılanma uman ben, bir evlat sevgisiyle doğaya sarıldım.”
“Gelecekteki kocam bütün dünyam haline dönüşüyordu; hatta dünyadan da ötesi, neredeyse cennet umudum. İnsanlarla güneş arasına giren bir tutulma gibi benimle her türlü dinî düşünce arasına giriyordu. O günlerde bir kulunu putlaştırdığımdan Tanrı’yı çok da göremiyordum.”