"Birinin güçlenmesine omuz veren bir diğer kişi kendi sonunu hazırlar; çünkü o güç, o kişi tarafından ya kurnazlıkla ya da zorla sağlanmıştır; güç kazanan kişi bu iki seçeneğe de kuşku ile bakmalıdır."
"Nasıl ki bir manzarayı betimlerken düzlüğe çıkıp dağları ve yüksek yerleri, yüksek yerlere çıkıp düzlükleri gözlemleriz; halkın karakterini tanımak için hükümdar, hükümdarların doğasını bilmek için de halk olmak gerek."
Romanın akışı, verilmek istenen mesaj ve de yazarın fikirlerini aktarması konusunda oldukça başarılı bir eser. Kendisi "Türk edebiyatındaki ilk polisiye roman" olma özelliği taşıyor. Birazdan yazacaklarım ufakta olsa spoiler niteliği taşıyabilir. Yine de bu konuda dikkatli olacağım. Eğer hiçbir fikriniz olmaksızın okumayı sevenlerdenseniz incelememi geçebilirsiniz. Az da olsa kitap hakkında bilgim olsun diyorsanız da, buyurunuz:
Kitap 3 kişinin öldürülmesi ile başlıyor ve sonrasında intihar gibi gözüken bir cinayetle devam ediyor. Müstantik (dedektif) Osman Sabri Efendi, Hafiye Köse Necmi ve Muharrir Efendi (gazeteci) olayı araştıran ve adalet duygusu yüksek karakterlerimiz. Yazarımız Ahmet Mithat Efendi herhangi bir düşüncesini hâkim bakış açısıyla dile getirdiği gibi, bu karakterlerimiz üzerinden de bazı mesajlar veriyor. Olayın kurgusuna değinmeyeceğim, okuma zevkinizin kaçmaması açısından, ancak şunu belirtmek isterim ki kitaptan puan kırmamın temel sebebi kurgu. Akla yatan sebeplerle başlayan ve sonlara kadar bunu koruyarak iyi işlenen kurgu, maalesef sonradan bunu kaybetmiş ve yerini tuhaf tesadüfler silsilesine bırakmış. Yine de verilmek istenen mesaj net: adalet. Adalet yetkililer tarafından yerine getiril(e)miyorsa da ilahi adalet... Genel olarak beğendim. Edebî açıdan da değerli bir yapıt olduğunu düşünüyorum.
Esrâr-ı CinâyâtAhmet Mithat Efendi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20201,785 okunma
"Neye daldın gittin be?"
"Dünyada insanlar hapishaneleri boş bırakacak kadar terbiye ve eğitim görmüş olsalar sonra senin de benim de hizmetimize ihtiyaç kalır mıydı?"
Kitabı okurken sebebi bilinmeyen bir mahkeme süreci olduğunu rahatlıkla anlıyorsunuz. Zaten bu açık olan durum asıl konu değil. Biraz daha okudukça yazarın, dönemin hukuk sistemini eleştirdiğini düşünüyorsunuz. Ve uzun bir süre kayda değer pek bir olay yaşanmadığı için "kitap akıcı değil" diye düşünerek belki kitabı bırakıyor -bir daha