Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Esra Özge

Esra Özge
@esr_oz
Yol arkadaşınızla hep aynı yere bakıyor olursunuz. Ya sizin işaret ettiğiniz noktaya o bakıyordur, ya sizin bakmakta olduğunuz noktayı o işaret ediyordur. Ama birden fark edersiniz ki ya siz bakmakta geç kalıyor olmaktasınız, ya o işaret etmekte çabuk. Aynı yere bakıyor olmak, her zaman, birlikte bakıyor olmak anlamına gelmemektedir. Gelmez, gidemezsiniz. Siz ona geçsiniz, o size erken.
Reklam
Söz yerini bulsun da!Kimisi gerçekten tam da böyle
Aşktan bahsettik, aşkı tanımıyorduk. Öldük, ölmüyorduk. Sadakatten söz ettik, sadakati bilmiyorduk. Sevdik, aslında sevmiyorduk. Aldık, veriyorduk; verdik, alıyorduk. Söz yerini buluyordu sadece, iyi düşüyordu, uygun. İçimiz bir hoş. Habire büyüyorduk. Kaç kez yeri geldi diye cümleler sarf ettik aritmetik sağlamlığı bol formüller doğrultusunda.Söz yerini bulsun da! Söylemesek ölürdük. İnanmadan söyledik yine öldük.
Mor Mürekkep
Mor Mürekkep
İşte bu dünyadaki her şey o kadar gölge. Perdenin bu tarafında hepimiz birer gölgeyiz aslında. Oyun bittiğinde bir püf!", muhayyel bir mumu söndürür gibi boşluğa doğru üfledi, "Mum söner. Oyun biter. Bütün suretler de Karagözcünün kutusunda bir araya konur, kaldırılır. Geriye ne suret kalır ne perde."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
206 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Tanıdıklarım
TanıdıklarımRefik Halid Karay
6.9/10 · 55 okunma
Reklam
Söylemler değil eylemlerdir insanın nihai seçimlerini ve kişiliğini ele veren.
İnsan ne ise, odur; ve bu husustaki mazeret ve bahaneleri insanın sadece kendisini aldatmasıdır. Tasarı ve niyetler soyut düşünce ve hayaller değil doğrudan praksis'in, somut amel'in kendisidir. Söylemler değil eylemlerdir insanın nihai seçimlerini ve kişiliğini ele veren. Söylemler ise daha çok bu somut kişiliğin gizlenmesi, maskelenmesi ve saptırılmasıdır. Kaçıştır. Oysa insan Tan- rı önünde çırılçıplaktır.
insan ancak düşündüğü, iliklerine değin varlığını ürperten düşünsel girişimini başlattığı anda bu yokluktan çekip çıkarabilecektir varlığını; huzurun değil de huzursuzluğun ardına düşünce gerçek bir tarihsel serüven; din, felsefe, bilim ve sanatın kendisinden fışkırdığı bir ışıma dönemi başlayacaktır.
Dalgalarla ya da ağaçlarla, tabiatla, saf ve bozulmamış unsurlarla her ne kadar konuşmaya çalıştıysam da bunlardan umduğum cevapları alamamıştım. Ama ben ne soru sormasını biliyor, ne de bir başka lisandan anlıyordum. Oysa çevremizde her şey konuşuyordu. Mı- rıltılar, uğultular, feryatlar, kürelerin sürtünmesi, galaksilerin titreşimi, atomların ritmi sürekli konuşmaktaydı. Kâinat uğuldamakta ve sürekli bir titreşimle, ürpermeyle dansetmekteydi. Tıpkı Mevleviler, arılar ya da dalgalar gibi. Dil, sözcükler, kendi varlık alanımızda bize anlaşma kolaylığı sağlarken, öte yandan bizi doğanın, varlığın, Tanrı'nın dilinden koparmaktaydı; gerçi vahiyle gelen uyarılar bize o dili yeniden hatırlatmaktaydı; ama insan bu işte, unutkanlıkla malûl...
Deniz kadar engin olamıyorsa yüreğiniz fırtınaların da üstesinden gelmeye hakkınız yoktu. Kayaları dövmeye ve süprüntüleri kıyılara fırlatmaya... Korkularınızı yenememişseniz, Aşk mektebinde pişmemişseniz; ateşi üflemeye ve demiri dövmeye de hakkınız yoktu. Ensar kadar geniş yürekli, muhacir kadar özgürleşmemişseniz size yakışan paryalık, kölelik, köylülük ya da sürgünlüktür; işte o zaman kendi vatanınızda bir sürgün, bir parya haline gelirsiniz. Çünkü özgürlük ucuz değildir; tıpkı aşk ve masumiyet gibi verilmiş de değildir; kazanılmalı ve hak edilmelidir.
Reklam
Her şey seyirlikti. Acılar ve sevinçler.. Aşklar ve düşmanlıklar. "Duygular paketlenmiş, tecime elverişli..." idi. Rek- lam, etiket, fiyat, her şeyin, herkesin bir ederi vardı; suyun, çiçeklerin bile. Güzellik, paranızla ulaşabileceğiniz bir mesafedeydi. Burjuva değerleri hayata hakimdi. Paranız kadar konuşabilirdiniz ve konuştuklarınız da ancak ederi kadar değerliydi. Sokrat'ın yüzüne hiç kimse bakmaz, Yunus'un yüzüne tüm kapılar kapanırdı. Din bile ticarileşmiş, Leyla bile pazara sürülmüştü.
69 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Fakat bütünlükten haberdar olan biri yargılamaz ve gururdan kurtulmuştur. Onun karşısında da utanmam, çünkü beni anlar. Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar. İşte bu paragraf okuduğuma değdi dedirtti.
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023144,3bin okunma
Gülerek, sohbet ederek dalgalanan bir insan kalabalığının ortasında ben kendi kendimi arıyordum, içimdeki o yitik insanı arıyordum.
290 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.