„bütün mektupları unut frida. bazı gerçekler vardır, bıçağın ucu kadar sıcak. gitmek istediğimiz yerler vardır, gömülmek istediğimiz şarkılar. oysa dürüst bir hayat için yaşiyor herkes. ve anılar, adresi silinmiş evlerde saklanıyor. belki unutmayı beceremiyoruz frida, aklımızda hep eski sözlerin yükü. neye dokunsak, orası çamurlu gece., nereye baksak, ordan bir rüzgar geliyor yüzümüze. çürümek de böyle bir şey frida. eşyalar yalnızlaşır, kapanır kapılar ve tavan batar tenimize…“
diego‘dan frida‘ya;
Sen ne anlarsın mektuptan…
Saatlerce oturup hep seni yazmak istemişimdir fakat kururdu mürekkep seni andığımda, oysa o bile benden önce fark ederdi gerçekleri. Hak etmedin sevgimi. Senin karakterine sahip olan insandan sığınırım. Ben değil, Allah affetsin seni. Biliyor musun, eğer bana bir mektup yazacak olsaydın ömür boyu beklerdim fakat sana inceliği tattırmadılar, en çokta buna acıyorum. Sana karşı olan inceliğim bir şiir olsaydı, şu olurdu..
"Kağıt parçaların üstüne dua'lar yazıp, bir ip ile bağlardim, sen mutlu ol diye. Cam şişenin içine koyup besmele ile kapatırdım, eline geçtiğinde Rabbim seni korusun diye. Günlerdir uyuyamadım heyecandan sen okuyacaksın diye. Korktum, bir son bahar akşamı beni bırakıp gideceksin diye.”
𝓮
Kendisine seslenmedikçe o adı kendi kendisine söylemeye, ona yalnızlıklarda seslenmeye başladı.
Bu yasak bişeyin gizlice yapılması mutluluğu, başını döndürüyordu dudakları daima titriyor, daima o adla titriyordu…