"Öldü sandığı ablasının yaşadığını öğrendi Irmak. Üstelik yalnızca on üç yaşında olan bir çocuktan bahsediyoruz. İyi olmasını bekleyemeyiz . Ablasını görmek istiyor, ki ne kadar çabuk görürse gerçekliğine ikna olması o kadar kısa sürer."
Okunsa da olur okunmasa da olur kategorisinden bir kitap. Yazari ikinci okuyuşum bu kitaplar.ekimde.olmasa elim gidipte almazmışım sanırım. Düz bir kitap. Atraksiyonsuz, klişe... Ben sıkıldım açıkçası. Söyleceklerim bu kadar.
İlk inceleme ile herkese merhaba
Ben bu kitabı geçen yıl Eskişehir 3. Kitap Fuarında İnsancıl sahaf standında istediğim kitap olduğu için çok uygun bir fiyata aldım. Ben bu kitabı yaklaşık 1 aya kadar okudum ve bugün bitirdim. İlk başlarda hevesle başlasam da benden kaynaklı nedenlerden ötürü bitirmek türlü olmadı. Ama okurken kitaptaki olaylara bakış açım birazcık eleştirisel olarak farklı . Hatta yazarı bile eleştirmem bile söz konusu. Bazı bölümlerde bazı sahnelerde cidden anlam veremedim bir türlü hatta bir sahneyi davranış hatası olarak Irmak Koçaslan ı hatalı buldum o da savaşın babasıyla görüşmesini. Neyse bu kitabı okumak isteyenler biraz düşünmeli
Sonra sessizlik doğdu aramızda. Ta ki ben söz alana kadar.
"Ne kadar kalmayı düşünüyorsun Barış?"
"Sen dönene kadar. Bu durumda benim sormam gerek . Ne kadar daha kalmayı düşünüyorsun Irmak?"
Sayfa 444 - Yakamoz yayınları , Barış Sudaeroğlu,Irmak KoçaslanKitabı okudu