Var mıdır âlemde ey dil, aşk-ı cânândan lezîz? şerbet-i vasl-ı Hudâdır, bana cânımdan lezîz.
Nâr-i hicrîle yanarsam, zerre kadar gam değil,
dil damâğına olur mu, nâr-ı hicrândan lezîz?
Râhat olmayan kalbimin derdi, dermân istemez,
derd-i dilberdir âşıka, bal ve dermândan lezîz!
Bu gönül memleketine, aşk sultân olmak diler,
bulmadım zîrâ cihânda, onun aşkından lezîz!
marifetullah (Allah bilinci) ağacı kimin kalbine dikilir, orada ne kadar kuvvetli kök salar ve ne kadar güzel gelişip meyvelerini verirse o insan artık özüyle, sözüyle, ahlâk ve davranışlarıyla kemâle ulaşır. Allah'a kulluk görevini yerine getirir, şirkten ve tâğûttan uzaklaşır. Yalnız Allah'ın rızasına uygun iş ve hareketlerde bulunur. Bu sayede de dünya ve âhiret saadetini hazırlamış olur.
âfiyet, dînin ve i'tikâdın bid'atlerden, amelin ve ibâdetin âfetlerden, nefsin şehvetlerden, kalbin hevâ ve vesveseden ve bedenin hastalıklardan selâmet bulması, kurtulması demektir.