Instagram günlük (fatmaileherseyden)
Instagram kitap (fatmavehikayesi)
YouTube
2019 da Neler Okudum? Genel Değerlendirme
youtu.be/IvInUxtu2Zk
Bunları Okumadan Ölmeyin
youtu.be/EMxwIswGelg
Nazi Almanya’sı ile ilgili kitaplar önceden de okumuştum. Her defasında sanki ilk kez öğreniyormuş gibi insanoğlunun bu acımasızlığını hayretle karşılıyorum. Hitler’in Yahudi soykırımını konu alan ve toplama kamplarında insanlara akıl almaz şekilde muamele eden hastalıklı ruhu, sanki yıllar öncesinden gelip okuduğumuz satırlarla yeniden canlanıyor gibi insanın içini ürpertiyor. Nasıl oluyor da benim gibi etten kemikten oluşan bir varlık bu kadar korkunç olabiliyor?
Savaş zaten başlıbaşına korkunç bir şeyken savaşla ilgisi olmayan sivil halka düşmanlık beslemek hatta bir ırkı tamamen yok etmeyi hedeflemek her ne kadar akıl dışı gözükse de aradan geçen onca zamandan sonra şu an aynı ırkın bir başka topluma aynı şeyi yapıyor olması dünyanın zaman geçse de medeniyete yeteri kadar geçemediğini gösteriyor.
İkinci Dünya Savaşı döneminde en çok sivil kayıp verilen yerlerden biri olan Almanya’da iki gencin aşk hikayesi çerçevesinde Yahudi soykırımı ve Nazilerin yönetim şekli anlatılıyor kitapta. Keşke sadece kurgu olsaydı diyeceğimiz türden şeyler yaşayan insanların hayatta kalma mücadelesi çok etkiliyor okuru. Bahsi geçen konu yazarın annesinin ailesine dayanıyor. Yani aslında annesinin ve ailesinin bir Alman olduğu için Nazi yönetiminde çekilen sefalet ve savaşta hayatta kalma çabasının gerçekliği yazarın konuya hakimiyetini arttırdığından okuru da oldukça etkiliyor.
Toplama kampları ve soykırım ile ilgili kitap okumadıysanız bu kitap da iyi bir seçenek olabilir.
Erik AğacıEllen Marie Wiseman · Arkadya Yayınları · 20162,962 okunma
Selam dostlar
Yazdıklarını okuduğum ilk günden beri bende yeri apayrı olan yazarlarımızdan biri Günay Gafur. Çok daha iyi yerlerde olmayı hak eden kıymetli bir kalem ve güçlü bir vizyon. Türk polisiye edebiyatının önemli ve prestijli isimlerinden biri. Kurgularında matematik, fizik ve çoğunlukla kuantum fiziği gibi pozitif bilimlerden faydalanır ve bunu hikaye örgüsüne başarılı bir şekilde yerleştirir. Kitabı okurken merak, heyecan, gerilim dolu anlar yaşarken bir de bilgi dağarcığımıza da katkıda bulunur tüm okuma boyunca kitabın içine girer ve kitap bitiminde de boşluğa düşersiniz. Kapağı kapatınca “Adam yazmış be!” dedirtir
Baba’da böyle bir kitap yine. Bilim, polisiye, belki biraz fantastik temalar içeren bir seri katil arayışı. Hapishanede tanışan bir grup insanın yaşamlarında ortak olan bazı parçalar yavaş yavaş gün yüzüne çıkar ve küçük çocukları öldüren bir seri katilin peşinde bulurlar kendilerini. Zaman zaman sakin zaman zamansa nefes kesen ve birbirine ustaca bağlanmış olaylar silsilesi ile keyif veren bir kurgu.
Günay’ın kalemi ile mutlaka tanışın.
Adam yazıyor be
Doğu Afrika kıyısında bulunan Zanzibar’dan Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Abdulrazak Gurnah’ın kaleminden zarif ve gerçek hislerle bezenmiş bir metin. Kumdan Yürek’te Zanzibar toplumunda kadın erkek ilişkileri ve sınıf farklıları göz önünde bulundurularak işlenmiş duygusal bir göç hikayesini okuyoruz. Baş karakter Salim, ailevi meselelerinin ardından çok genç yaşta Zanzibar’dan Londra’ya göç eder ve kendi kültürünün dışında karşılaştığı bu koca dünya onu bir hayli sarsar. Burada ekonomik açıdan olduğu kadar manevi yönden de ayakta kalmak oldukça zordur. Günün birinde yeniden baba ocağına dönme isteği ve annesiyle mektuplaşması onu ayakta tutan yegane şeylerden biridir. Çünkü döndüğünde aklını yıllarca kurcalayan soruların cevaplarını bulacağına olan inancı tamdır.
Yazarın dilini çok beğendim. Kitaptaki zaman dilimi çocukluktan olgunluk yıllarına dayanıyor ve yıllar geçtikçe anlatımdaki derinliğin de iyileşmesi okuru edebiyata doyuruyor. Farklı kültürlerde insanların yaşam normallikleri değişmekte ve bu en çok da cinsiyet farklılıklarında kendini göstermektedir. Tabii bir de günümüzde bile devam eden sınıf farklılıkları var. Bu konuların her birine yazarın ne kadar hakim olduğunu ve ustalıkla satırlara yerleştirdiğini okumak gerçek bir okuma şöleni yaşattı bana.
Tavsiyemdir dostlar, okuyun okutun
Selam dostlar. İlk Kimberley Freeman okumamdı Elimde birkaç kitabı vardı ve henüz kalemiyle tanışmamıştım. Bence keyifli bir tanışma oldu. Tam da su gibi akan bir kitaba ihtiyacım olduğu zamanda hem de Bazı zamanlar okuma isteğiniz çok olduğu halde okuma yapabileceğiniz açık zihniniz olmaz. İşte tam da böyle anlarda akışkan kitaba ihtiyaç duyarız Kor Adası oldukça akışkan bir kitaptı. 478 sayfa olmasına rağmen bir çırpıda bitti.
İki farklı tarihte geçen bir kurguya sahip. Arada 100 yılı aşkın bir zamanda aynı ailenin üyeleri arasında geçen merak uyandıran bir kurgu. Günümüzde yaşayan Nina başarılı bir yazardır. Kitapları dünya çapında milyonlar satmış ününe ün katmıştır. Fakat taşıdığı aile sırrı ve yaşadığı “yazar tıkanıklığı” sebebi ile stresli günler geçirir. Çözmesi gereken bir gizeme odaklanıp bir yandan da kitabını bitirmek zorundadır. Tam bu sırada büyük büyükannesinden kalan malikânede o döneme ait mektuplar bulur. Ve geçmişin Tilly’si ile bizi tanıştırır.
Yazarın dilini sevdim. Elimdeki diğer kitaplarını da okurum ilerleyen zamanlarda. Mutlaka okuyun demiyorum ama siz de “okur tıkanıklığı” yaşıyorsanız size yardımcı olabilir
Kor AdasıKimberley Freeman · Arkadya Yayınları · 20151,558 okunma
Selam dostlar. Uzun zaman önce okuyup yorumumu paylaşamadığım bir kitap önerisi ile geldim. Bu kitap hakkında insanlar neredeyse ikiye ayrılmış durumda. Kimi çok övüyor kimi ise gereksiz şişirilmiş buluyor. Hatta kitabı okumayın diyeni bile gördüm. Şaşırdım. Şaşırdığım şey şuydu: Bizler elbette okuduğumuz kitaplar hakkında özgürce yorumumuzu
Bazı kitapları bir kelime ya da bir cümle ile anlat deseler sizde yarattığı hisle anlatabilecek kıvamda olursunuz. Bu kitap için kitapta da vurgulanan “her şey her zaman göründüğü gibi değildir” derim. Tefekküre dalmayı becerebildiğimizde ve varlığımızı sorguladığımızda bir yabancılaşma hissederiz bazen. Bu, kendimizi henüz tamamen keşfetmemekten