Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şeyma

"Ölmek istemiyorum," dedi Nora, hem aniden yükselen hem de kırılgan bir sesle, İliklerine kadar titriyordu. "Ölmek istemiyorum
Sayfa 260Kitabı okudu
Reklam
Hayatı anlamıyorum işte," diye sızlandı Nora. "Hayatı anlaman gerekmiyor. Yaşaman yeterli."
Sayfa 216Kitabı okudu
Sonra Robert Frost'tan alıntı yaptı. "Bir ormanda yol ikiye ayrıldı, ve ben - / Ben gittim az geçilmişinden, / ve bütün farkı yaratan bu oldu işte..."
Sayfa 191Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Satrançta kazanmak istiyorsan, bir şeyi anlaman lazım," dedi Nora'nın tek derdi buymuş gibi. "Anlaman gerekense şu: Oyun bitene kadar hiçbir şey bitmiş değildir. Elinde tek bir piyon kalmış olsa bitmez. Bir tarafta tek bir piyon ve şah varken, karşı tarafın bütün taşları duruyor olsa da, oyun devam eder.
Sayfa 185Kitabı okudu
Birilerine acı vermeden yaşamak imkânsız görünüyor.
Sayfa 184Kitabı okudu
Reklam
İnsan olmak, dünyayı sürekli indirgeyerek anlaşılabilir ve basit bir anlatıya dönüştürmek demekti.
Sayfa 146Kitabı okudu
Nora şoktaydı. Ama bottakilerin zannettiğinden biraz farklı bir şoktu bu. Ölüme yaklaşmış olmanın şoku değildi. Aslında yaşamak istediğini anlamış olmanın şokuydu.
Sayfa 132Kitabı okudu
"Benim burada ne işim var?" diye düşündüğünüz oldu mu hiç? Bir labirentin içindeymişsiniz ve kaybolduğunuzdan eminmişsiniz de, her bir dönemeci kendiniz yarattığınız için bu tamamıyla sizin suçunuzmuş gibi hissettiğiniz? Üstelik dışarı çıkmanızı sağlayacak birçok yol olduğunu da biliyorsunuz çünkü labirentten çıkmayı başarmış, dışarıda gülüşüp oynayan insanların seslerini duyuyorsunuz. Çalı çitlerin arasından arada bir görüyorsunuz onları. Yaprakların arasından gelip geçen şekiller halinde. Öyle mutlu görünüyorlar ki onlara değil, bu işi onlar gibi yapamadığınız için kendinize kızgınsınız. Oldu mu hiç? Yoksa bu labirentte kalan bir tek ben miyim?
Nora, Neil'ın elmas hakkındaki yanlışını düzeltmedi. Kömürün de, elmasın da karbon olduğunu ama kömürün hiçbir basınç altında elmasa dönüşemeyecek kadar katışıklı bir karbon olduğunu söylemedi. Bilimsel olarak, kömürseniz kömür kalırdınız. Belki de hayattan alınması gereken esas ders buydu.
Bunca yıldır aynı toprağı paylaşan iki bitki gibilerdi; birbirlerine dolanarak büyüyor, diğerine yer açmak için eğiliyor, olmadık biçimlere giriyorlardı.
Sayfa 261Kitabı okudu
Reklam
Kenarından da olsa onu sevmeye yaklaşmış olan herkesin hayatını karartıyormuş gibi hissediyor.
Sayfa 243Kitabı okudu
Küçüklüğünden beri normal olmadı hayatı, bunu biliyor. Ama zaman çok şeyin üstünü kapladı, düşen yaprakların yerin üstünü örtmesi, sonunda toprağa karışması gibi. O zamanlar yaşadığı şeyler, bedeninin toprağına gömülü artık.
Sayfa 238Kitabı okudu
Marianne, dedi, hiç inançlı biri değilim ama bazen Tanrı'nın seni benim için yarattığını düşünüyorum.
Sayfa 117Kitabı okudu
Marianne gerçek hayatın çok uzakta bir yerde olduğu ve onsuz gerçekleştiği hissine kapılmıştı; yerini öğrenebilecek, bir parçası olabilecek miydi, bilmiyordu.
Onunla yalnız kalmak, bir kapıyı açıp normal hayatı terk etmeye ve kapıyı arkasından kapatmaya benziyor.
1.146 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.