Hakkında nass bulunan veya içtihat ve delil getirme olarak bilinen konularda Allah'ın genel, mutlak ve kapsamlı hükmü adalettir. İlmî şahsiyetlerden birisinin dediği gibi, adalet neredeyse Allah'ın hükmü oradadır. Fakat delaleti açık, kesin ve sabit bir nass bulunduğu zaman onu bırakarak başka bir hüküm uygulamak caiz değildir. Ancak tercih edilmeyi gerektiren başka bir nassla çatıştığı zaman olabilir. Mesela, zaruretler nevinden haracı kaldırmak gibi.
Sayfa 161
Bütün fani nimetler bir kişide toplansa ve o, huzur ve saadet içinde 1000 yıl yaşasa ne fayda!.. Sonunda gireceği yer, şu bastığımız kara toprağın altı değiş midir?! İnsan ibret almaz mı ki, her fani varlığın tazelik ve zindeliği zaman değirmeninde daimi bir surette öğütülmektedir. Ahiretten habersiz yaşanan bir dünyada nefsani hayatı besleyen iltifatları kalıcı, dünya oyuncaklarını da sahici zannetmek, ebedi istikbal adına ne korkunç bir aldanıştır!.. İmam Şafiî hazretlerinin ifadesiyle: Kervanların, yolculuk esnasında ev inşâ etmeleri akıl kârı mıdır?”
Sayfa 133
Hoş beşten sonra, hoca bana ne yapacağımı sordu. Ben de kendisine kararsızlığımı anlattım. Bana şunları söyledi: “Tereddütü bırak ve tahsile devam et. İnsan, İhtiyarlılığa kadar ömrünün her çağında iş hayatına atılabilir ve az çok muvaffak olur. Fakat okuyup öğrenmenin muayyen bir çağı vardır. Sen bugün bu çağdasın. Bu çağı geçirirsen ona bir daha dönemezsin ve istidadina heder etmiş olursun. Okuyup öğren de sonra istersen tüccar ol. Bunda bir zararın olmaz.”
Sayfa 117 - Şevketi edendi nasihat eden
Okur Takip Önerileri
… uykusunu su içerek giderir ve şöyle derdi:” uyku,, hararetten kaynaklanır.”
Sayfa 29 - Muhammet el-Hasan eş-Şeybani el-Kufî el-Bağdâdî
Ah, keşke çekerek,
Ardından vah ederek,
Şöyle yapsaydım diyerek,
Geçen günlere varamam.
Sayfa 30
İlim, oradan buradan toplanan,
Bir şey üstüne bir şey koymaktır.
Böyle devam eden bir insan,
Bir gün hikmete ulaşacaktır.
Çünkü sel kocamandır, lakin,
Damlalardan oluşmaktadır.
Sayfa 50
“Zorluk çektiğin kadar temenni ettiğin şeye ulaşırsın.”
Sayfa 63
En sonunda laik Türkiye, kadın bir Türk yazarın, "Eskiden biz, Doğu'da birinci devlettik, şimdi Batı'da son devlet haline geldik" sözüyle ifade ettiği noktaya geldi.
Bizzat Batı -Türkiye kendisini Batı'nın kucağına atmak ve ona mensup olmak için çırpınmasına rağmen- onu kendi bünyesine kabul etmiyor ve kendi medeniyetinin bir parçası saymıyor. Bunun için Avrupa Birliği'ne kabul etmedi. Bu konuda Almanya müsteşarı açıkça dedi ki: "Türkiye bizim medeniyetimizden başka bir medeniyete mensuptur!" Böylece Türkiye, kartala benzemeye özenen karga hikâyesinin canlı bir örneği oldu. Ne kartla olabildi, ne de karga!
Hak karşısında susmak, batıl konuşmak gibidir.
Sayfa 72
Şimdi anladık mı bize ne oluyor?
Ebu Said el-Hudri, Peygamber (s.a.v)'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Kendisine eziyet etmeden, zayıfın hakkını vermeyen bir millet iflah olmaz."
Sayfa 62
İlim, hikmet ve faziletlere zorunlu olarak miras olunmaz. Zira, nice iyi babalar vardır ki, çocukları kötüdür. Allah, İbrahim ve İshak peygamberler hakkında buyuruyor ki: "Onların zürriyetinden hem iyilik yapan, hem de kendisine zulmedenler vardır."
Sayfa 51 - Saffat, 13
Müslüman Kardeşim anla ve bu devletin inşası için gayret et
Kur'ân ve Sünnet'in getirdiği, ümmetin selefinin ve halefinin tanıdığı İslâm bölünme kabul etmeyen mütekâmil bir İslâm'dır. O, manevi İslâm, ahlaki İslam, fikrî İslâm, terbiyevî(eğitsel) İslâm, cihadi İslâm, içtimai İslâm, iktisadi İslâm ve siyasi İslâm'dır. O, bunların hepsidir. Onun, bu sahaların hepsi ile ilgili hükümleri ve direktifleri olduğu gibi, ayrıca onlarla ilgili hedefleri ve gayeleri vardır.
Sayfa 35
Aklınıza kimler geliyor
O, dirilere değil, ölülere Kur'an okumakla yetinen, duvaları teberrüken Kur'ân ayetleriyle süslemekle veya bazı açılışlarda ve merasimlerde birkaç ayet okumakla yetinen, sonra devleti dilediği yönetmek için işi Sezar'a bırakan ruhani bir İslâm veya ruhban İslam'ı istiyor!
Sayfa 35
İslâm -Allah'ın emrettiği şekliyle- siyasi olmak zorunda ise biz ne yapalım? Hz. Muhammed (s.a.v)'in getirdiği İslâm, hayatı Yüce Allah ile Sezar arasında bölüşmeyi kabul etmiyor, hatta Sezar'ın, Kisra'nın, Firavun'un ve dünyadaki bütün kralların yalnız Allah'a kul olmasında ısrar ediyorsa, biz ne yapalım?
Sayfa 34
Batılılar, Marksist bir devletin kurulmasına belki müsaade edebilirler. Komünistler, liberal bir devletin kurulmasına müsamaha gösterebilirler. Fakat ne bunlar, ne de onlar gerçek bir İslâm devletinin kurulmasına asla müsaade etmezler.
Sayfa 30