Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Atılım

Atılım
@fikirhamlesi
Sıkı Okur
11 okur puanı
Mart 2024 tarihinde katıldı
Sonra comertlik gelir... İnsan kardeşliği hissederek ve verilen nimetlerin güzelliğini itiraf ederek kendisine bahşedilen rızkın bir bölümünü infak eder. Bundan sonra şanlı imân alayı için gönül genişliği, her mü'min, her peygamber ve her peygamberlik için yakınlık bağı hissetme gelir. En sonunda ise ahirete kesinkes imân etmek vardır. Bu imânda en küçük tereddüt en ufak şüphe yoktur. c-I/s-53
Reklam
Takva
Toparlayacak olursak takva, insanın içinde var olan bir bilinç ve vicdanında görülen bir haldir. Yönelimler ve ameller ondan yayılır. Bu sayede iç duygular ile gözle görülen davranışlar birlik içinde olur. Takva kişiyi kendi iç dünyasında ve dışa yansıyan davranışlarında Allah'a bağlar. Onunla birlikte ruh şeffaflaşır. Kendisi ile görünen ve görünmeyen ålemi kapsayan, bilinen ve bilinmeyenin birleştiği külli arasındaki engeller azalır. Ne zaman ruh şeffaflaşır, iç dünya ile dış dünya arasındaki perdeler kalkarsa işte o zaman gayba imân etmek hakikati örten perdelerin açılmasının ve ruhun gayb ile irtibata geçip onunla huzur bulmasının bir meyvesi haline gelir. Takva ve gayba imânın yanında dilediği şekilde Allah'a kulluk vardır. Bu kulluğu Allah Teâlâ kul ile kendisi arasında bir bağ haline getirmiştir. c-I/s-53
Ahirete kesin olarak imân etmek duyuların kapalı duvarları arasında yaşayan kimseler ile uçsuz bucaksız varlık âleminde yaşayan kimseler arasında bir yol ayrımıdır. Yeryüzündeki yaşadığı hayatı bu varlık âleminde kendi payına düşen her şey olarak kabul eden kimse ile yeryüzündeki hayatının mükafat veya cezaya götüren bir imtihan olduğunu ve gerçek hayatın ahirette, bu sınırlı ve küçük alanın ötesinde olduğunu bilen kimseler arasında bir yol ayrımıdır. c-I/s-52/53

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bakara Suresi
İslâm Toplumunun Rabbani Yöntemi Sûre İslâm toplumu için Rabbani yöntemini açıklamaya koyuluyor. Bu yöntem düşünce, kulluk, davranış ve yaşam yönetimidir... Süre Müslüman topluma Allah yolunda öldürülenlerin ölü olmadığını, aksine onların yaşadıklarını, başa gelen korku, açlık, mal, can ve ürün kaybının şer olmadığını aksine bir imtihan olduğunu, bunlara karşı sabır gösterenlerin Allah'ın rahmet, bereket ve hidayetine nail olacaklarını, şeytanın insanları fakirlikle korkutup onlara kötülüğü emrettiğini, Allah'ın ise insanlara kendi bağışlamasını ve lütfunu vadettiğini, Allah'ın imân edenlerin velisi olduğunu, onları karanlıklardan aydınlığa çıkaracağını, kâfirlerin velisinin ise tâğut olduğunu, onları aydınlıktan karanlıklara sürükleyeceğini açıklamaktadır. Ayrıca onlara yeme içme konusunda bazı helal ve haramları, iyiliğin görüntü ve şeklini değil özünü, öldürülenler hakkında uygulanması gereken kısasın, vasiyetin, orucun, cihadın, haccın ve boşanmanın hükümlerini beyan etmektedir. Özellikle de aile düzeni ile ilgili geniş açıklamalarda bulunmaktadır. Sadaka, faiz, borç ve ticaret hükümlerini de açıklamaktadır. c-I/s-44
Altıncı şart, tüm ifade ettikleriyle birlikte öldükten sonra dirilmeye, yani âhirete inanmaktır. Kur'ân'a göre âhirete inanmak şu anlama gelir: 1) İnsan tüm yaptıklarından ve tüm davranışlarından Allah'a karşı sorumludur. 2) Bu dünya sonsuz değildir, mutlaka sona erecektir. 3) Ahirette başka bir dünyanın başlayıp, istisnasız bütün insanların yaptıklarının hesabını vermek üzere, herkesin yaptığı amellerin karşılığını göreceği zamanı sadece Allah bilir. 4) Allah'ın iyi olarak hüküm verdikleri Cennet'e, kötü olarak hüküm verdikleri de Cehennem'e gidecektir. 5) Başarı ve başarısızlık, bu dünyadaki gibi zenginlik ve fakirlikle ölçülmeyecek; Kıyâmet günü bu hususta Allah hüküm verecektir. Allah'ın verdiği hüküm sonucunda başarılı olan ancak, gerçek başarıyı (felâh) elde etmiş olur. Bu dünyada durum tam tersine olsa bile, Allah'ın mahkemesinde mahkûm olan, gerçek başarısızlık ve zillete uğramış demektir. Yukarıdaki noktaları göz önünde bulundurunca şu söylenebilir ki, âhirete inanmayan kimseler Kur'ân'dan faydalanamazlar; çünkü bırakın tamamen reddetmeyi, bunlar hakkında en ufak bir şüphe duyan kimseler, Kur'ân'ın vazettiği, ortaya koyduğu hayat tarzını yaşayamazlar. c-I/s-51
Reklam
...doğru yola ulaşmak isteyenler, ırkî ve kavmi önyargılarının esiri olmamalı, Hakk'ı kabul etmeye hazır olmalı ve onu nerede ve ne şekilde bulursa bulsunlar boyun eğmelidirler. c-I/s-51
Kur'ân'la hidâyete ulaşabilmenin beşinci şartı, vahye inanmaktır. Allah'tan gelen vahyin hiçbirine inanmayan kimseler, Kitap'tan faydalanıp doğru yola ulaşamazlar. c-I/s-50
Kur'andan faydalanabilmenin şartları
Kur'ân'dan yararlanabilmenin birinci şartı muttaki, yani Allah'tan korkan, Hakla bâtılı ayıran ve sålih kimseler arasına girmek isteyen biri olmaktır. Şüphesiz bu Kitap'ta hidayetten başka bir şey yoktur. Fakat kişi, ondan faydalanabilmek için sağlam bir kafa ile yaklaşmalıdır. Her şeyden önce Allah'tan korkan, hakkı seven
Ahiret inancı
Bütün hak dinlerde âhirete şeksiz ve şüphesiz inanma esası vardır. Åhirete iman unsuru bulunmadan ne din olur ne de sağlıklı bir dünya düzeni kurulabilir. Dünya gelip geçicidir, ahiret ise ebedidir. Dünyada kesintisiz mutluluk ve ölümsüzlük arayanlar hüsrana uğramış, asıl mutluluk ve sonsuzluğu da kaybetmişlerdir. Bütün dinlerin âhiret inancı üzerinde ısrar etmesinin hikmeti bu ziyanı ve hüsranı önlemektir. c-I/s-73
Namaz
"Namaz kılarlar" (yüsallûne) yerine "namazı ikame ederler" (yukimúne's-salate) ifadesinin kullanılmış olması, namaza önem verilmesi, onun devamlı ve şartlarına uyularak eda edilmesi gerektiğini anlatmak içindir. Namaz dinin direği, ibadetlerin özü ve özetidir, Allah'ın Resulü, mutluluğu namazda bulduğunu, onunla yaşama sevinci kazandığını ifade buyurmuştur (Nesâî. "Nisā", 1; namaz hakkında ayrıca bk. Bakara 2/238-239: Mâide 5/6). c-I/s-72
Reklam
tasdik, ikrar ve tutarlı amel
Gayba iman etmek, namaz kılmak ve Allah rızasına uygun harcama yapmak: İslam'ın fert ve topluluk olarak insana getirdiklerinin ve ondan istediklerinin güzel bir özetidir. Gayba iman, iman esaslarına, namaz kılmak, özel duygu ve davranışlarla Allah'a ibadet etmeye: Allah rızasına uygun harcamada bulunmak (infak) ise dayanışmaya, düzen ve adalete, yani muâmelâtın ruhuna ve amacına işaret etmektedir. Iman akıl ve vicdanın doğrulaması (tasdik), dilin bunu itiraf edip söylemesi (ikrar) ve davranışların da bunlara uygun olmasıyla gerçekleşip tamamlanmaktadır. Yalnızca tasdik bulunur, fakat söz ve davranış buna aykırı ve tutarsız olursa iman zayıf demektir. Böyle bir imanla gerçek manasıyla İslâm yaşanmış ve temsil edilmiş olmayacağı gibi, İslam'ın insanlara vaad ettiği mutluluğa da erişilemez. Söz ve uygun davranış bulunur da kalbin tasdiki bulunmazsa ya şuursuz, rastgele bir dış uygunluk ya da ikiyüzlülük (münafıklık), durumu gizleme (takıyye) söz konusudur. Her ne kadar âhirette zerre kadar imanın bile insana fayda vereceği ve sonunda onu cehennemden çıkararak cennete sokacağı sahih hadislerde bildirilmişse de (Buhârî, "Îmân", 15; Müslim, "İmân", 320, 325) dinin vaad ettiği dünya ve âhiret saadeti ancak "tasdik, ikrar ve tutarlı amel" unsurlarının birlikte var oluşu halinde gerçekleşir. c-I/s-71
Takva sahibinin vasıfları
Buna göre takva sahibi kimselerde şu beş vasıf vardır: Gayba iman etmek, namazı doğru ve devamlı kılmak. Allah'ın verdiklerinden bir kısmını O'nun rızâsı için harcamak, Kur'an'a olduğu gibi diğer peygamberlere gönderilen kitaplara da inanmak ve âhiret konusunda kesin inanç sahibi olmak. Bu vasıfları kendinde gerçekleştirmiş olan mümin takvā sahibidir, müttakidir. Böylece takva sahibi olan müminlerde hâsıl olan şuur, duygu ve davranışlarla ilgili başka açıklamalar da yapılmıştır. Konuyla ilgili birkaç hadisin anlamı şöyledir: "Kul, sakıncalı olana düşmemek için sakıncasız olandan da çekinmedikçe takva sahibi olamaz" (Tirmizî, "Kıyâme", 19; İbn Mâce, "Zühd", 24). "Kul, vicdanını rahatsız eden şeyi terketmedikçe takva derecesini elde edemez (Buhari, "İmân", 1). Ebû Hüreyre'ye nisbet edilen bir benzetme, "Yolda yürürken dikenler görürsen ya yolu değiştirirsin ya da dikene dokunmadan geçmenin bir yolunu arar ve bulursun: işte takva da budur, hayatı Allah Teala'nın yasakladığı kötülüklere bulaşmadan yaşamaya çalışmaktır" (takva hakkında ayrıca bk. Bakara 2/197). c-I/s-70/71
116 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.