Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Melike Nur Saraylı

Melike Nur Saraylı
@flaneurbirtez
Mimar
Yüksek lisans
13 okur puanı
Aralık 2022 tarihinde katıldı
80 syf.
·
Puan vermedi
En büyük tutkusu okul atletizm takımına seçilmek olan Sadako bir gün baş dönmesi ile hastaneye kaldırılıyor ve lösemi olduğunu öğreniyor. Hastane ziyaretine gelen arkadaşı, bin yıl yaşadıklarına inanılan turna kuşundan kağıttan bin tane katlandığında, kişinin eski sağlığına kavuşacağı hikayesini ona anlattığında Sadako, bu inançla yeniden güçleniyor ve ailesine kavuşacağı günü iple çekiyor. Katladığı her turna kuşu ile umutu iyileşse de sağlığı kötüye gidiyor ve 644 turna kuşundan sonra vefat ediyor. Ölümünün ardından geriye 356 tane katlanmamış turna kuşu ve derin bir üzüntü bırakıyor. Arkadaşları kalan bu turnaları tamamlayarak kızın gerçekleşemeyen hayalini tamamlıyor, günlüklerinden oluşan bu kitabın basılmasını sağlıyor, turna kuşu katlama Kulübü kuruyor, Japonya'da bulunan Barış parkında elleri arasında turna kuşu bulunan bir kız çocuk heykeli yaptırıyor ve her yıl Sadako'yu ve savaşla büyüyen ve savaşta ölen tüm çocukları anıyor.
Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu
Sadako ve Kağıttan Bin Turna KuşuEleanor Coerr · Beyaz Balina Yayınları · 200210,5bin okunma
Reklam
112 syf.
·
Puan vermedi
Japon edebiyatından okuduğum ilk yazar olan Osamu Dazai'nin otobiyografik kitabı İnsanlığımı Kaybedişim'de yazar, varoluşsal sıkıntılarını, toplum içindeki yerin, aonlara doğru insanlığını yitirmesini konu ediniyor. İnsanlarla iletişim kurmaktan kaçınan karakter, insanlara şaklabanlıklar yaparak kendi gizil iç dünyasının karamsarlığını perdeliyor. Sevgi dolu bir aileye sahip olma, topluma ait olma, uğruna yaşanılacak bir amacı dert edinme gibi durumlardan uzak olan anlatıcı, alkol, kadınlara düşkünlük ve intihar girişimleri sonrası hayatını yitiriyor.
İnsanlığımı Kaybedişim
İnsanlığımı KaybedişimOsamu Dazai · Olvido Kitap · 202134,5bin okunma
224 syf.
·
Puan vermedi
·
20 günde okudu
DUYGULARIN KALBİNE YOLCULUK'ta çocukla, ön ergenle, ergenle, yetişkinle ve akranla olan tüm ilişkilerde karşıdakini ciddiye almanın ve ona kulak verebilecek birilerinin olduğunu hissettirmenin öneminden bahsediliyor. Bu noktada bir olayla, kişiyle veya duyguyla yani hayatın her alanına uyarlanabilecek doğru mesafe sanatı tanımlanıyor. Farkındalıkla duygularımızı yaşamayı bilmediğimizi söyleyerek ve en temeldeki dokuz duygudan bahsederek, her duygunun iyi ve kötü taraflarının olacağını belirtiliyor. Örneğin öfke sağlıklı bir öfke iken isyankar bir öfke de bulunuyor. Korkuların risklere karşı koruyucu bir görevi olurken insanı atıl hale getiren ve onu dizginleyen şekilde de karşımıza çıkabiliyor. Can sıkıntısı ergenliğe, yetişkinliği ve yaşlılığa ait farklı formlarda karşımıza çıkabiliyor. Çocuklukta başlayan binlerce niye sorusu yıllarının ardından gelişen merak duygusunun dünyayı döndüren tekerleğin parçası olduğu benzeşimi çok etkileyici. Ayrıca en kırılgan yaş olan 11 yaşını da içinde barındıran ergenlik dönemindeki ergenleri kabuk değiştirme zamanında geçici olarak savunmasız kalan ıstakozlara benzeten Dolto'nun alıntısı da bir o kadar vurucu. "Bir insan için hiçbir şey tutkusuz, amaçsız, eğlencesiz, eylemsiz, sürekli dinlenme halinde olmaktan daha dayanılmaz değildir." diyen Pascal'a kulak vererek dünyada görmek istediğimiz değişimin kendisi olmamız konusunda iyi niyeti ortaya koyuyor.
Duyguların Kalbine Yolculuk
Duyguların Kalbine YolculukEnrico Castelli Gattinara · Erdem Yayınları · 056 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
208 syf.
·
Puan vermedi
Nöroçeşitliliğe sahip oldukları için zorla cadı oldukları kabul ettirilen kadınlar ve korku filmleri çekildiği için ölüme mahkum edilen köpekbalıklarıyla empati kuruyor. Zorbalık gördüğü sınıf öğretmeninin gürültülü ve nezaketsiz dersinden sonra, sığınak olarak gördüğü sakinleştirici kütüphanede cadılar ve köpekbalıklarıyla ilgili kitaplar okuyor. Kendini, onun gibi olmayanlara onlardan biri gibi görünmek için mış gibi yaparak maskeleyen Addie'yi bu hayatta en iyi anlayan otistik ablası Keedie. Köy meclisi karşısında sayısız başarısız girişimden sonra, nihayet kendini onlara maskeleme olmadan tüm açıklığı ile izah ediyor. Otizmi geçirecek bir tedavi istemediğini, bunun insanlarin sandığı gibi büyüyünce de geçmediğini, kendi hayat gerçekliği olduğunu, cadı olmaya inandırılan kadınlar gibi kötü şeylere inanmanın iyi şeylere inanmaktan daha kolay olduğunu anlatıyor. İnsanların kendi nörolojik gerçekliğinin, tehlikeli bir farklılık değil; "başka" BİR TÜR KIVILCIM olduğunu vurgulayarak, anıt yaptırma konusunda meclisi ikna ediyor.
Bir Tür Kıvılcım
Bir Tür KıvılcımElle McNicoll · Genç Timaş · 2022340 okunma
400 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Kitap, dünyanın ve içindekilerin geride bırakıldığı ve sadece birkaç yüz insanın yıldızlararası koloni gemisiyle yeni gezegen Sagan'a çıkıldığı yolculuğu anlatıyor. Gemide, en büyük hayali dünyada geride bıraktığı büyükannesinin anlattığı hikayeleri (cuento) bir hikaye anlatıcısı olarak yeni gezegene taşımak olan Petra ve ailesi de var. Gemidekilere dünyanın geçmişinden farkli olarak, açlık savaş ve çatışma olmayan yeni bir tarih yaratacaklarını ve bunu da bir bütün halindeyken yapabileceklerine inandıkları için kendilerine Kolektif ismi verdikleri ekip liderlik ediyor. İnsanlar, staz kapsülleri içerisinde yaşlanmayı engelleyen jel ve yeni gezegende gerekecek bilgileri beyne yerleştiren yüklenebilir bilinç küreleri ile 380 yıl uyutuluyor. Bu sırada, dünyadaki geçmişlerini hatırlamamaları için hafızaları siliniyor, hatıra eşyaları saklanıyor, hafiza silme ve yeniden programlamada başarısız olunan kişiler sonsuza dek tasfiye ediliyor. Zeta ismiyle numaralandırılan dunyali insanlar, Epsilonlar Gozlemciler ve Baş gözlemci, Kolektif'in bir parçası olmak için çabalıyor. Hatıraları silinmeyen tek eski dunyali Zeta-1 ismi verilen Petra ve 4 kişi, yeni gezegene inecek denek grubuna seçilerek, Sagan'a varıyorlar. İlk Varanlar'a ait dumanı ve müzik sesini duyumsayıp bir aile olarak yaşamaya başlıyorlar. Petra, büyükannesinin cuentolarını yeni dünyaya anlatıp, Sagan'ın toprağına işlemesini sağlama adına bir misyon yükleniyor.
Son Hikaye Anlatıcısı
Son Hikaye AnlatıcısıDonna Barba Higuera · Beyaz Balina Yayınları · 202296 okunma
Reklam
148 syf.
·
Puan vermedi
Roman Gibi, kitap okumayı, "boş zaman" aktivitesi olarak görmenin ötesinde yaşama görevinden çalınmış, kendinden menkul bir zaman ve emek gösterilmesi gereken entelektüel bir kazanım olarak görüyor. Bir edimin sonucunda ödül ya da ceza olarak kitap oku(t)mak, kişinin fıtratına uygun olmayan kitaplarla tanışmak, doğru kitap-yanlış zaman durumunu yaşamak, fiziksel bir kitabin yerini alan manipulatif sosyal ağ kanallariyla hemhal olmak kişi/kişileri kitap okuma zevkinden mahrum bırakabilir. Cep boy kitaplarımızın sığacağı büyüklükte ceplerimiz, çorba karıştırırken kitap sayfalarını da karıştıracağımız genişlikte mutfak tezgahlarımız ve çokça okumaya dair sevincimiz olsun @evladimsanadiyorumsakarya
Roman Gibi
Roman GibiDaniel Pennac · Metis Yayınları · 2021748 okunma
368 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Kitabın olay örgüsü, ekonomik kriz sebebiyle sahip oldukları seyleri kaybedince, nehre bakan yamacında kendileriyle birlikte 5 yeni ailenin yaşadığı, tepesinde eski bir hemşire olduğu icin otaci olarak bilinen yaşlı bir kadın ve köpeğinin olduğu, kasabaya bakan diğer yamacında ise daha eski ailelerin kaldığı Yankı Dağında geçiyor. Baba Ethan,
Yankı Dağı
Yankı DağıLauren Wolk · Timaş Genç · 2022173 okunma
304 syf.
·
Puan vermedi
Kirpinin Zarafeti'nde yoksul bir köylü ailede doğan; ailesiyle tarlada calismak için onikisinde okulu birakip, onyedisinde evlenen, kendini çirkin ve sakat olarak gören 54 yaşındaki Rene'nin tüm bu yoksunluklarına rağmen kendinin en iyi versiyonunu yaratma hikayesine eşlik ediyoruz. 27 yildir eşiyle ve kendisiyle birlikte, Madam
Kirpinin Zarafeti
Kirpinin ZarafetiMuriel Barbery · Kırmızı Kedi Yayınları · 20207,5bin okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
Çaylak ile Filozof 1, Özkan Öze'den okuduğum ilk kitap. Kitapta "Ben kimim?", "Benlik nedir?" gibi yaratılış hikayemiz ilgili büyük büyük meseleler, çocuğa görelik ilkesiyle, onların küçük dünyalarına çok iyi uyarlanmış. Bir trafik kazasında anne ve babasını kaybettikten sonra babaannesinin yanına taşınan bir çocuğun değişen yaşamı konu edinilmiş. Kendini baba ve anne kelimelerinden soyutlamak isteyen çocuğun FİLOZOF adını verdiği babaannesi de öncesinde herkesin işe yaramaz bir AYLAK gördüğü torununa ÇAYLAK ismini veriyor. Filozof, çocuğun gözüne inmiş perdeleri sıyırmak ve ona yeni bakış açıları kazandırmak için bilgece sohbetler ediyor. Öyle ki bu muhabbetler, büyüklerden alışık olduğumuz beylik laflardan, bayatlayan nasihatlardan, çekilen nutuklardan cok daha içten ve samimi. Herkesin tıpkı parmak izi gibi kendine ait bir yüzü olmasından, yerdeki çiçek ile gökteki yıldız (Güneş) arasındaki bağıntıya akıl yolu ile varmaya kadar birçok örneğe değiniyor. Doğanın benlik sahibi insanlara verilen bir mektup olduğunu ve bizim de kendi gözümüzden doğaya tanıklığımızın bu mektubun özel mührü olduğunu anlattığı metafor çok etkileyiciydi. Karşıdakine sen diyebilmenin de önce kendine ben diyebilmekten geçtiğini, ben olabilmenin en güzel yanının senin ve O'nun (Allah'ın) varlığından haberdar olabilmek olduğunu vurguluyor. Kitaptan kalan, "Hem varsın hem de varlığından haberdarsın" mesajı ile bu dünyada asla başkasının dolduramayacağı ayrıcalıklı bir yerin var, farkındalığı tekamül yolculuğumuzun eşlikçisi oluyor.
Çaylak ile Filozof
Çaylak ile FilozofÖzkan Öze (Tarık Uslu) · Uğurböceği Yayınları · 20181,988 okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
Kitabı, Şermin Yaşar hayranlığından bağımsız okumakta zorlansam da tahmin ettiğim üzere beğendim. Oyuncu Anne olmak için ne bir pahali oyuncağa ne de uzun uzun zamanlara ihtiyaç olmadığı vurgusu ön planda. "Nasil bir çocukluk geçirmek isterdim?" sorusuna, "Tam da böyle bir çocukluk geçirmek isterdim." cevabının da tek bir seçeneğinin olmadığını anlatıyor bize. Hayalgücünü kullan ve oldu bil diyerek, envai çeşit hayatın içinden oyunlar sunuyor. Evimizdeki ve çevremizdeki her şeyin, kendi amacı dışında başka türlü de kullanılarak oyuna hizmet edebileceğinin örneklerini veriyor. Bazen istemeyerek de olsa mış gibi yaparak ve hikayeleştirerek oyunlara kendini bırak diyor. Benim heybeme eklediğim çıkarım ise oyunun iyileştirici ve sağaltıcı gücünü kesfedebilmek için illaki bir çocuk olmaya gerek olmadığı. Uslu bir çocuk olmasanız da oyunların dünyasını görebilirsiniz.
Oyuncu Anne
Oyuncu AnneŞermin Yaşar · Elma Yayınevi · 20141,581 okunma
Reklam
296 syf.
·
Puan vermedi
Büyükanne Yağmurda Dans Etti, bir dönem kitabı. Roman, doğru olarak bildiğimizi sandığımız şeylerin aslında doğru olmadığının tek kişi tarafından bilindiği gerçeği üzerine kurulu. Büyükanne ve büyükbabasının ölümüyle, adadaki ailenin büyük evine yolu düşen Juni, büyükannesinin herkesten gizlediği geçmişine uzanıyor. Aslinda bir Norvecli olan ama Alman bir askerle evlendiği için "Alman kızı" etiketine vurulan Tekla'nın sevgisi uğruna bilindik ve konforlu yaşamından savaş bölgesine uzanan hayat hikayesini, Juni'nin takip ettiği izler ile öğreniyoruz. Torunumuz ile benzerliğimizin temelinde yalnızca göz rengi, saç şekli gibi fiziksel şeylerin değil yaşam sahnesinde büründüğümüz roller ve kimlikler gibi genetik mirasların da söz konusu olduğunu görüyoruz. Tekla'nın sevgisi uğruna yaşadığı dayanılmaz durumların yıkıcı etkilerini, yağmurda dans ederek sağaltması, okuyucuya da aynı ferahlık hissini veriyor. Roman şahit olduğumuz olayların ne kadarının sahici olduğu sorusu ile akıllarda kalan bir anlatı sunuyor.
Büyükanne Yağmurda Dans Etti
Büyükanne Yağmurda Dans EttiTrude Teige · Ketebe Yayınevi · 2022159 okunma
282 syf.
·
Puan vermedi
Gece Yarısı Kütüphanesi, felsefe okuyan, Tel Teorisi isimli müzik dükkanında piyano dersleri veren, çocukluk zamanlarında yüzmeye meraklı olan, yakın zamanda annesini kaybetmiş, nişanlısından ayrılmış, abisiyle arası açılmış Nora karakterinin, yaşamını bu şekliyle kabul etmesinin imkansızlaştığı bir noktada, başka türden yaşamların mümkünlüğünü
Gece Yarısı Kütüphanesi
Gece Yarısı KütüphanesiMatt Haig · Domingo Yayınevi · 202156bin okunma