Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Alper

Alper
@foldsville
Sıkı Okur
146 syf.
3/10 puan verdi
·
10 saatte okudu
Normalde Edgar Wallace’ı oldukça başarılı bulurum. Yazdığı çoğu eserde gerilimin dozunu araya serpiştirdiği ince ayrıntılarla gittikçe artırır. İlerlerken tahminleriniz olur ama gene de bir yerlerde ortaya çıkan sürprizler veya ani şoklarla bu tahminleriniz biraz olsun değişikliğe uğrar. Okuyucuyu sonuna kadar sürekli çelişkilerde bırakan bu yazım tarzı ise burada hiç yoktu. Daha en baştan ne yapılacağını, bunda kimlerin katkısı olacağını bilerek başlıyorsunuz kitaba. Sayfalar ilerledikçe sonun nasıl şekillenceği iyice ortaya çıkıyordu. Ara ara ani şekilde yapılan karakterler arası geçişler odağı biraz farklı yere sürüklese de sonunda gene olayların varacağı sonuç bilindiği için sıkılmamak mümkün değildi. Kendilerini Adaletin Dört Gözcücü olarak gören dörtlünün sürekli yüceltilmesi ve karşı tarafın tamamen çaresiz kalıp hiçbir zaman üstünlüğü ele geçirememesi de çok büyük bir olumsuzluktu. Oysa normalde böyle kurgularda karşı tarafta da aynı şekilde güçlü karakter ya da karakterler olması çok daha üst düzeye çıkarır durumu. Bu iki taraf arasında gidip gelen rekabet gerilimi sürekli canlı tutar. Ama bizim burada gördüğümüz ise başı ve sonu belli basit bir kurguydu.
Adaletin Dört Gözcüsü
Adaletin Dört GözcüsüEdgar Wallace · Altın Bilek Yayınları · 201514 okunma
Reklam
128 syf.
3/10 puan verdi
·
21 saatte okudu
Kitap birkaç sayfalık hikayelerden oluşuyordu. Ne yazık ki büyük çoğunluğu da son derece basit ve yavandı. Erskine Caldwell her ne kadar döneminde önemli bir yere sahipse de bu ciltte derlenen hikayeler bunun aksini gösterir gibiydi. Hemen hemen her hikayede bir yarım kalmışlık vardı. Bu yarım kalmışlık da kurgunun devamını okuyucuya bırakan tarzda değildi. Daha çok eksik bir yapıya sahip bir yarım kalmışlıktı. Tüm bunların yanında hikayelerde gerçekten akılda kalan, yoğun hisler beslenen karakterlerin olmaması da önemli bir eksiydi. Karakterler sanki günlük hayatta birkaç saniyeliğine gördüğümüz yabancı insanlar gibiydi. Bu yüzden de hikayelerin zihinde yer edinmesi de son derece güçtü. Kitaptaki mekan ve karakter seçimlerinin birbirine benzemesi de ister istemez çok tekrara düşüldüğünü hissettiriyordu. Kitabın çevirisine de değinmeden geçemeyeceğim. Önemli teknik hatalarla ve eksik bilgilerle doluydu. Maalesef pek tavsiye edemeyeceğim bir kitap.
Sıcak Nehir
Sıcak NehirErskine Caldwell · Varlık Yayınları · 19536 okunma
248 syf.
7/10 puan verdi
·
10 saatte okudu
Kitap yazarın üç öyküsünden oluşuyor. Yazarın ölümünden sonra ortaya çıkmış bu öyküler de. İlk öykü olan Ölümden Yaşama gerçekten çok farklı bir bakış açısıyla ölüm ve yaşam arasındaki sürekliliği ele almıştı. Kahramanımız daha kitabın ilk satırlarında ölüyordu. Ama buna rağmen bilinci hala açık kalmaya devam ediyordu. Etrafındaki her şeyi
Apukhtin'den Hikayeler
Apukhtin'den HikayelerAleksey Apukhtin · VakıfBank Kültür Yayınları · 20214 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
224 syf.
3/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
Kitap çok farklı bir konu üstüne kurulduysa da ne yazık ki bunu başarılı bir şekilde yansıtamamıştı. Bilim kurgu ile soslanmış bir polisiye gerçekten ilginç bir yaklaşım. Haliyle de bayağı merak uyandırıcı. Ama uygulanışı tam bir faciaydı bence. Kitabın ilk üçte ikilik kısmı son derece durağan bir halde işlendi. Uzun tutulan bu kısımda karakterlere dair elle tutulur bir şeyler öğrenememek de çok garipti. Üstelik gerçekten ilginç karakterler vardı. Detaylıca aktarılmalarını isterdim. Ama ana karakterin üstünde o kadar durulmuştu ki kurgu ve diğer karakterler resmen geri plana atılmıştı. Tüm bunların yanında ana karakter Glebsky de son derece antipatik biriydi. Okurun kendisine yakınlık duyması imkansız gibiydi bence. Son 60-70 sayfada ise sıkıcı polisiyemiz bir anda
Philip K. Dick
Philip K. Dick
romanına evrildi adeta. Burada heyecanlandım sonunda kitap o sıkıcı havadan çıkacak diye. Ama bu son kısım da o kadar hızlı şekilde ilerledi ki ortaya bariz bir özensizlik çıktı. Tüm o merak edilen sorular sanki geçiştirilerek ortadan yok edildi. Sanki bir an önce bitsin şeklindeydi bu kısım. Kitabın sonu da son derece özensiz ve tatmin edilmeyecek şekilde bitti. Çok yüksek potansiyele sahip bir konunun bu şekilde mahvedilmesine gerçekten üzüldüm.
Ölü Dağcı Oteli
Ölü Dağcı OteliArkadi Strugatski · İthaki Yayınları · 202334 okunma
448 syf.
2/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitap gerçekten büyük bir hayal kırıklığıydı. Bir an kendimden şüphe ettim. Zira kitap Man Booker ödülünü almış. Ama Goodreads’te de kitabın yerden yere vurulduğunu görünce yalnız olmadığımı anladım. Kitabın konusuna baktığınızda son derece ilginç bir şeyle karşılaşacağınızı sanıyorsunuz. Ben de buna bakarak kitabın ironi ile harmanlanmış bir sorgulama içinde olduğunu düşünmüştüm bu sebeple. Ama öylesine savruk ve karmaşık bir anlatımı vardı ki anlatılmak istenen sorgulama adeta çok geri plana itilmişti. Kitap ağırlıklı olarak Treslove adlı karakterin üstüne kurulmuştu. Finkler ve Libor ise onu destekleyen parçalar gibiydi. Yer yer onların da bağımsız bir şekilde ilerlediğini gördük ama Treslove’a oranla çok geridelerdi. Treslove başlarda ilgi çekici bir karakter imajı çizse sonradan kendini sürekli tekrar eden yapısı, çelişkileri ve diğer karakterlerle bir uyum içinde olamaması sebebiyle bana göre antipatik bir hale büründü. İç dünyasıyla sürekli çatışan karakterler normalde ilgi çekici olsa da burada gerçekten zorlayıcı bir haldeydi. Yakınlık kurmak imkansız gibiydi. Treslove’un yaptığı sorgulamalar haklı veya haksız olmanın ötesinde mantıksız bir yere evriliyordu. Bu yüzden bende bayağı bunaltıcı bir okumaya sebep oldu. Açıkçası asla tavsiye edemeyeceğim bir kitaptı. Böyle ödüllü kitaplar söz konusu olduğunda siz bir Goodreads’e göz atın derim önceden. Ben en azından artık bunu göz önünde bulunduracağım.
Finkler Sorunu
Finkler SorunuHoward Jacobson · Pegasus Yayınları · 201610 okunma
Reklam
468 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Sanırım bu kitap Myron Bolitar serisinin en özel kitabıydı. Zira serinin belki de en renkli ve aynı zamanda en karanlık karakteri olan Win’e dair birçok gerçeği gördük. Kitapta bahsedilen geçmişteki olaylar Win’in belki de bugünkü karakterinde çok önemli bir yere sahipti. Myron’ın ele aldığı davaya gelirsek gerçekten çok farklıydı. Her şeyin
Geri Dönüş
Geri DönüşHarlan Coben · Martı Yayınları · 2020525 okunma
352 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kitap belli ki Graham Greene’nin savaş sırasında ajan olarak çalıştığı bir dönemden esinlenip yazılmış. Zaten kitaptaki ajan olan Wilson karakteri de Greene’nin bir yansımasıydı bence. Ama Wilson’dan ziyade Scobie üzerinden gitti kitabın tamamına yakını. Açıkçası Scobie’nin de Greene’i yansıttığını düşünüyorum. Hatta onun çok daha büyük bir
Meselenin Özü
Meselenin ÖzüGraham Greene · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019375 okunma
144 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitap yazar Vladimir Korolenko’nun Amerika seyahati sırasındaki deneyimlerinin etkisiyle kurgulanmış. 1902 yılında kitap haline getirilen bu eser oldukça değerli bence. Çünkü iki farklı dünyanın karşılaştırılması açısından doyurucu bir etkiye sahip. Yazarın ana karakter Matyev’i yaratırken kendisini model olarak aldığını düşünüyorum. Çünkü kendi
Dilsiz
DilsizVladimir Korolenko · Zengin Yayıncılık · 20213 okunma
96 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Şu ana kadar okuduğum Moliere oyunlarından çok daha farklı bir yapıya sahipti bu oyun. Normalde Moliere oyunlarında komedi bir araç olarak kullanılır ve bununla okuyucunun/izleyicinin düşündürülmesi esas alınır. Ama bu oyunda o komedi unsuru yok denecek bir seviyeye çekilmiş ve ağır bir eleştiri tercih edilmişti. Bu eleştiriden de saraydan tutun halka kadar herkes nasibini almıştı. Oyunun ana karakteri Alceste katıksız dürüstlüğünün verdiği cesaretle hiç sakınmadan yanlış olan her şeye değinirken diğer insanların onu adeta yalnızlığa itip dışlaması da toplumun esasında son derece iki yüzlü ve ilkel olduğunu gösterir gibiydi. Taktıkları maskelerin aslında ne kadar iğrenç olduğunu bilmiyorlardı. Moliere siyaset, insanlar arası ilişki, sanat, romantizm ve daha birçok konuda Alceste aracılığıyla neredeyse acımasız bir şekilde eleştiriler yaparak çoğu zaman adeta bilerek görmezden geldiğimiz yerleri yüzümüze çarpmıştı sanki. Ki o dönemde böyle bir şey yazabilmesi de gerçekten takdir edilesi bir şey. Açıkçası oyunun çok daha uzun olmasını dilerdim. Ama böyle olsaydı da Moliere muhtemelen daha derine inmek zorunda kalacaktı ve bunun sonucunda bir sansüre uğrayacaktı. Moliere’in bu şekilde kısıtlanacağı düşüncesi gerçekten de çok acı verici. Çok daha özgürce yazsaydı oysa belki de ortaya bir başyapıt çıkaracaktı.
İnsandan Kaçan
İnsandan KaçanMolière · İş Bankası Kültür Yayınları · 20131,319 okunma
176 syf.
3/10 puan verdi
·
7 saatte okudu
Bana göre bu kitap çok başarısız bir polisiye denemesiydi. Öncelikle giriş kısmı haddinden fazla uzun tutulmuştu. Bu girişte de bir sürü gereksiz ayrıntı vardı. Çünkü çoğu hiçbir şekilde karşımıza çıkmadı. Tüm bunların yanında karakterler gerçekten antipatikti. Polisiye kitaplarda çoğunlukla ana karakter okur için sempatik bir konumda olur ve hatta kitaptaki baş düşman da genelde okuru büyüler. Ama bu kitapta bunlarda eser yoktu. Ayrıca kitabın kurgusu gerçekten çok zayıftı. Girip çıkan karakterler, olayın tam olarak geniş bir pencereden sunulamaması ve finalin son derece sönük olması bunun başlıca nedenlerindendi. Kitaba ilginç bir hava veren birkaç karakterin de sonlarda adeta yok olması gerçekten çok saçmaydı. Muhtemelen belirsizliğin vereceği merak uyandırıcı hava için böyle bir şey düşünülmüştü ama hiç de öyle olmadı. Ayrıca kitapta çok bayağı ve rahatsız edici tespitlerin olması da hiç hoşuma gitmedi.
Cenin ve Ceset
Cenin ve CesetPiraye Şengel · Labirent Yayınları · 201432 okunma
Reklam
368 syf.
3/10 puan verdi
·
14 saatte okudu
Dövüş Kulübü’nün devamının çizgi roman olarak tercih edilmesi yenilikçi bir düşünce gibi olsa da sonuç olarak isabetsizdi bana göre. Zira hikayenin çizgi roman olarak sunulması konuyu çok dar bir alana hapsetmişti ister istemez. Görsel olarak güzel dursa da kelimelerin gücü ve yarattığı dünyanın daha büyük olduğunu unutmamak gerek. Üstelik okurun da hayal gücüne vurulmuş bir pranga gibiydi bu tercih. Kullanılan görsellerin fazlalığı da çoğu sefer de kurgunun önüne geçmiş gibiydi. Sanki iki kitabı aynı kişi yazmamış gibiydi. Chuck Palahniuk gibi olayların çok ötesini hissetirecek bir şekilde yazan birinin bu konsepte kendini bağlaması yaratıcılığının heba olmasına neden olmuş gibiydi. İlk kitaba kıyasla Marla’nın çok ön plana çıkması ve Tyler’ın neredeyse çoğu sefer arka plana itilmesi gerçekten hiç olmamıştı. Tabii Tyler’ın fikirlerinin ve faaliyetlerinin sonuçlarını bol bol görsek de kendisinin arka planda kalması ilk kitabın ruhuna çok tersti. Marla’nın hezeyanlarını okuyacağını bilse çoğu okur belki de bu kitabın yazılmasını bile istemezdi. Çizgi romana dair tek olumlu yan bence Chuck Palahniuk’ın kendisini hikayeye dahil etmesiydi. İlginç bir tercih olmuştu ve hikayeye biraz olsun güzellik katmıştı. Dövüş Kulübü seven okurlara tavsiyem bundan uzak durmaları. Zamanınıza ve en çok da beklentilerinize yazık olur. 3. kitap da çizgi roman olarak basılmış gördüğüm kadarıyla. Ama okumayı düşünmüyorum. Zira Goodreads’te yerden yere vurulmuş adeta. 2. kitaptan beter bir fiyaskoyu göz göre göre okumayı düşünmek hiç akıl karı bir iş değil gibi.
Dövüş Kulübü 2 (Toplu Set)
Dövüş Kulübü 2 (Toplu Set)Chuck Palahniuk · Ayrıntı Yayınları · 2017148 okunma
218 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Bir Yaşam Guy De Maupassant’ın ilk romanı olsa da hiç de öyle değil gibiydi. Yer yer tecrübesizliği göze çarpsa da genel olarak son derece çarpıcı ve başarılı buldum. Daha ilk romanından gelecekteki eserlerinin yapısının sinyalini verir gibiydi. Maupassant insan psikolojisini başarıyla işleyen sayılı yazarlardan biridir bence. Bu kitapta da ana
Bir Yaşam
Bir YaşamGuy de Maupassant · İmge Kitabevi · 2014207 okunma
192 syf.
5/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
Değerli bir konu, zayıf bir kurgu
Kölelik üstüne güzel bir giriş ile başlansa da ilerledikçe kitap dar bir alana sıkışmaya başladı. Bu bakımdan biraz hayal kırıklığına uğrattı beni. Zira önemli bir noktaya değinmeye çalışıyordu kitap görünürde. Sürekli eklenen ve kurguda çok da önemi olmayan karakterler de ara ara kitabı alelade bir maceraya çeviriyordu. Karakterler arasındaki diyaloglarda kölelik, siyasal eleştiriler, uygulanan yanlış yayılmacı politikalar gibi güzel konular işlense de çok üstünkörü bir anlatımdaydı. Üstüne üstlük ara ara ana konulardan uzaklaşılması da kitabın ivmesini aşağıya çekmişti. Ama bence kitabın en önemli eksiği istenen mesajları savunacak ateşli bir karakter olmamasaydı. Oysa böyle bir karakter olsa verilmek istenen şey daha çok ön plana çıkarılırdı. Çünkü bu karakterin karşısında mevcut düzeni savunan çok sayıda karakter olacaktı. Bu sayede de bizim karakterimiz de yalnızlığın verdiği sempatiklikle okuru yanına çekecek, yazar da bu yüzden görüşlerini daha pekiştirip yayabilecekti. Bunların dışında önemli diyebileceğimiz karakterlerden de genelde cılız ve kısa süreli sesler çıkıyordu. Bu da yansıtılmak istenen düşünceyi zayıflatmıştı. Kitabın başında bize tanıtılan ve kitabın ana karakteri gibi sunulan Juan Gomez’in yavaş yavaş etkinliğini kaybetmesi ve adeta silinmeye başlaması varlığını da sorgulamama neden olmadı değil. Oysa daha önce bahsettiğim ateşli savunucu kanunumuna gelme potansiyeli vardı. Hadi bu da olmadı ama en azından sonlara doğru etkinliğinin azalmaması gerekiyordu. Bu çok tezat bir durumdu.
Köle
KöleHans Kirk · Yordam Kitap · 2018297 okunma
96 syf.
7/10 puan verdi
·
8 saatte okudu
Çok ilginç bir Gorki öyküsüydü. Biraz Gogol tadı da vardı üstelik. Öykü genel olarak keyifli bir havada geçse de altında yoğun bir duygusal anlatım vardı. Ana karakterimiz Mironov sorunlu bir ortamda yetişmiş, gerçek ile düş arasında hayatını idame ettirmeye çalışan biriydi. Bu haliyle de çevresindeki diğer insanlardan ayrışıyordu ve buna bağlı
Mavi Bir Yaşam
Mavi Bir YaşamMaksim Gorki · Yordam Kitap Yayınları · 2020384 okunma
87 syf.
7/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
George Sand’in torunları için yazdığı bu kısacık roman içinde birçok şeyi barındırıyordu. Her ne kadar teması özgürlük gibi görünse de daha başka önemli unsurlar da vardı. Olgunlaşma, hayallerin insanın hayatındaki yeri, karakterin oluşumundaki dış faktörler de dahil birçok şeyden de bahsediliyordu. Kahramanımız Clopinet ilk defa 12 yaşında
Cesaretin Kanatları
Cesaretin KanatlarıGeorge Sand · Kapra Yayıncılık · 202220 okunma
133 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.