Okullar başladı. O yüzden lütfen çocuklarınızla 5 dakika oturup uzun,kısa,şişman veya zayıf olmanın bir şaka olmadığını anlatın. Her gün aynı ayakkabıları giymenin yanlış olmadığını, kullanılmış bir sırt çantasının yenisiyle aynı hayalleri taşıdığını açıklayın. Onlara birilerinin farklı olduklarını yada başkalarıyla aynı fırsata sahip olmadıklarını,dalga geçmenin acı verdiğini ve incittiğini açıklayın. EĞİTİMEVDEBAŞLAR.
Biz kafataslarının çoğu gitmiş insanların yaşadıklarını görüyoruz; iki ayağı da kopuk askerlerin koştuklarını görüyoruz; kırık, çentik çentik kemik artıkları üzerinde en yakın çukura doğru sekiyorlar. Bir onbaşı şöyle böyle bir kilometre mesafeyi avuçları üzerinde süründü, paramparça dizlerini peşi sıra sürüdü. Bir başkası sargı yerine gidiyordu, kenetli ellerinden bağırsakları sarkıyordu. Biz ağrısız, alt çenesi uçmuş, yüzü gitmiş adamlar görüyoruz; boşanan kanı durdurmak için kolundaki atardamarı dişleriyle sıkan biriyle karşılaşıyoruz. Güneş doğuyor, gece oluyor, mermiler vınlıyor, hayat sona eriyor.
"Gerekirse biz kendi aramızda para toplayıp kepçe alabiliriz". Kim n'apsın lan senin paranı? Okul mu burası? Ordu ulan ordu! Olay kepçe kaşık değil, sizin sorumluluk bilincinizin zayıflığı. Bugün kepçeye sahip çıkamadınız, yarın silahınıza nasıl sahip çıkacaksınız? Iki hafta sonra jandarma er olarak görev yerlerinize gideceksiniz, daha elinizin altından kaybolan üç tane kepçeyi bulamıyorsunuz oğlum, nasıl asayişçi olacaksınız siz? Oyun oynamıyoruz burada. Vatandaşın canı ve malı bize emanet. Sorumsuzluğun altından parayla kalkılmaz. İhmal yeri doldurulamayan boşluklar açar. Gözünü bir açarsın biri ölmüş! Bu askerlikte de böyledir, sivil hayatta da.