Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fatih Sağdıç

Fatih Sağdıç
@fthk
Düşünmek yürümekse, durmak algılamaktır.
Akdeniz Üniversitesi Sağlık Hizmetleri MYO
Önlisans Mezunu
Antalya
Ağlasun, 19 Mart
49 okur puanı
Aralık 2018 tarihinde katıldı
"Zaman, onu doğru kullanana yanlış yapmaz."
Reklam
Az da olsa her gün biraz yeter; durmazsak yavaş da olsa ilerleriz. Zihinsel çalışma için sadece düzenli olmak değil süreklilik de çok önemlidir. Keramet uzun soluklu sabırda gizli.
Nefse hakimiyetteki başarılar çok defa küçük gayretlerle kazanılır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tüm isteksizliğine rağmen kalkıp bilmediği bir kelimenin anlamını sözlükten bakan, tembellik yapma arzusuna rağmen işini tamamlayan, can sıkıcı olsa da o sayfayı okuyup bitiren öğrencidir cesur olan. İrade de bu saymakla bitmeyen, tek başına anlamsız eylemlerin toplamının meyvesidir.
Genç insan zihnine hakim olabildiğinde gerçek ki­şiliğine kavuşmuş ve kendisine ait bir ortam oluşturmuş olacaktır. Bunun için dünyanın ortasında inzivaya çekilip yapayalnız yaşamaya gerek yok. Bizim arzuladığımız sükunet insanı faydasız işlerden uzaklaştırıp içimizde olumlu duyguları uyandırmaya yetecek bir dinginliktir. Bunun için her gün veya her hafta biraz zaman ayırıp iç dünyanı­za gezintiye çıkarak içinizdeki şevki ve isteği uyandırmak kafidir.
Reklam
İnsan kendine tahmininden çok daha fazla yabancıdır.
İşin doğrusu eğilimlerimiz bizim için bir zanaatkarın elinde şekillenen eser gibidir. Şayet hayatımızı düzenlemeye başlayıp günü gününe çalışmanın bize bahşettiği hazzı tattıktan sonra "iradesizliğin" verdiği tüm acımtırak sıkıntılardan kurtulmak için irademizin yerinden fırlayacak bir hale gelmemesi imkansızdır. Ama kara kalemle çizgiler üzerinden tekrar tekrar geçmez, çizgileri kuvvetlendirmezsek yani ortaya koyduğumuz taslak üzerinde devam etmezsek kendimizi dış etkenlerin girdabına tekrar kaptırıp bilincimizde inşa ettiğimiz her şeyi yitirebiliriz. Doğru zamanda tekrarlarımızı yapmazsak davranışlarımızın meyvesini alamayız.
Üzerinde durulması gereken birkaç husus var. Genç "kendinden kaçmamayı" öğrendiğinde ve kendisini oyalamasının ellerin kolların titremesi gibi bir zayıflık olduğunu anladığında artık kendini dinleme fırsatı yakalayacaktır. Dikkati dağınık arkadaşlarından farklı olmaya başlayacak￾tır. Zaman geçirmek için on farklı gazete okumaya kalkış­mayacak, kart oyunlarına dalmayacak, boş muhabbetlere girmeyecektir. Diğerleri gibi kendini akıntının gidişatına bırakmayacak, kendine hükmetmenin keyfini yaşayacaktır. Bununla birlikte nefse hakim olmanın en doğru yolu ruhunda yüce duygular uyandırmak veya erdemli kararlar almak olacaktır. Diğer bir deyişle sade ve samimi duygularla çalışmayı kendine sevdirecek, gevşek yaşamdan uzak durmasını sağlayacak stratejiler geliştirecektir. Bu neticeyi ona kendi tecrübeleri sağlayacaktır. Başka fikirlerin kendini alıkoymasına engel olacaktır. Düşüncelerinin gelişmesine, büyümesine olanak sağlayacak, umumun yaptığı gibi kelimelerle düşünmektense üzerinde düşündüğü fikirleri somut olarak görmek isteyecektir. Çünkü bir meselede sadece göz gezdirmek tembel ruhların bakış açısıdır. Tefekkür eden aklın bakış açısı ise tam tersine tıpkı bir bal arısı gibi fikrini damla damla oluşturmaktır.
Afrika'nın ücra köşelerindeki ülkelerin bize yabancı olması gibi bazı insanlar da kendi kendilerine yabancıdır. Bakışlarını asla dış dünyadan kendilerine çevirmeyi bilmezler. Daha doğrusu ilgilerini dışarı­ da olan bitene o kadar çevirmişlerdir ki var oluşlarını bulup keşfetmek için kendi içlerine inmeye cesaret edemezler. Bu şu anlama gelir; hayat tersine gidiyor, dış olaylara kapılan, kendini kontrol edemeyen, ilgisiz, alakasız tıpkı rüzgarda savrulan yaprak gibidirler. Tecrübelerinden koca bir hiç edinirler. Onca şeye bakarken aslında hiçbir yere bakmadığı anlaşılır.
Kimyada billurlaşma diye bir konu öğrenmiştik. Bir­ çok farklı maddenin bulunduğu bir kap içerisine bir kristal koyarsak karışımda bulunan moleküllerden kristalle aynı türde olanlar ilginç bir çekim gücüyle yavaş yavaş kristalin etrafında toplanmaya başlar. Durgunluk devam ettikçe kristal büyür. Sükunet haftalar veya aylar sürerse laboratuvardan o muhteşem kristaller ortaya çıkar. Ancak sıvıyı sürekli karıştırırsak, müdahale edersek kristal küçük ve cılız kalır. Psikolojide de durum aynıdır. Herhangi bir psikolojik durumumuzu bilinçli bir şekilde sürekli aklımızda tutalım. Benzer ruh halleri ve fikirler ilginç bir şekilde gelir yanı başına yerleşiverir. Uzun süre bu ruh hali devam ederse bilincimiz üzerinde baskı kuracak kadar etkili, istediğini yaptıracak kadar masif bir güç oluşur çevresinde. Eğer bu kristalleşme anlık sarsıntıya uğramazsa yavaşça muhteşem bir sağlamlığa ulaşır. Ekip sağlam, sessiz ve kalıcı olur. Anlarız ki içimizde kurmak istediğimiz "klanı" artık oluşturabiliriz. Dini akımları, anaç duyguları ve isterseniz sefil, utanç dolu hisleri, paraya tapan gibilerini yaratmak böyle mümkündür.
Reklam
Doğrusu yaşayanlara nispeten daha fazla destek alabileceğimiz ölüler var.
Şayet gençler, olduğundan farklı görünmeye, davranmaya zorlayan toplumsal kabullere karşı çıkmayı bilseler birbirlerini bulmaları daha kolay olurdu.
İnsan bir üst otoritenin onayına, desteğine ihtiyaç duyar.
Mutluluğun sırrı aklı ve duyguları yönetebilmekten geçtiğine göre mutluluğun felsefe taşını keşfetmiş oluyoruz.
504 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.