“Bugünün insanı” dedi Füreya. “Bir boşluğa doğru gidiyorlar, baksana. Kişiliklerini yitirmişler. Ruhları ölü. Beklentileri yok. Yaşamıyorlar. Belki çok şeyleri var ama hiçbir şeyleri yok gibi.”
Ayşe Kulin'in kaleminden muhteşem bir kitap daha. Türkiye'nin ilk kadın seramik sanatçısı Füreya.
Kitabı bitirdikten sonra hemen Füreya Belgeseli ni de izledim.
Hayatı biraz veremle, biraz doğuramadığı çocuklarının acısıyla geçmiş bir kadın. Hayata seramikle tutunmuş ve bunu yeni nesile öğretmek için elinden geleni yapmış. Evini seramik atölyesine çevirmiş ve insanlara ücretsiz eğitimler vermiş harika bir kadın.
Ş. Şirin hocamın yazarları arasında bulunduğu bu kitapta, Şakir Paşa’nın aile fertlerinin güzel sanatlar ile olan ilgisini, her ferdin(Mehmet Şakir Kabaağaçlı, Cevat Şakir Kabaağaçlı -Halikarnas Balıkçısı-, Fahrelnisa Zeid, Aliye Berger, Füreya Koral, Nejat Melih Devrim ve Şirin Devrim) biyografik olarak yaşantısı, eğitim ve sanata ilgileri anlatılmış.
Kitap benim açımdan Suyu Arayan Adam etkisi nedeniyle Anadolu’da toprak sahibi olan ve bu topraktan gelirle müreffeh yaşayan bu ailenin Anadoluya ne kattığını merak ettim öncelikle. Sanat anlamında pek çok şey ama Halikarnas Balıkçısı haricinde Anadolu toprak ve insanlarına katamadıkları şeyler aklıma geldi okurken.
Halikarnas Balıkçısı’nı ben yerel halktan birisi sanıyordum, kitap sayesinde bu bilgisizliğimi öğrendim Sanatkar ruhla doğanlar hariç, sanatçı ve aydın olabilmek için kesinlikle aileden gelen kültür mirası önemli. Böyle bir ailede sanatla uğraşmayan dahi, sanat konusunda bilgilidir.
Meraklısına öneririm…
"Bugünün insanı," dedi Füreya.
"Bir boşluğa doğru gidiyorlar, baksana.
Kişiliklerini yitirmişler.
Ruhları ölü.
Beklentileri yok.
Yaşamıyorlar.
Belki çok şeyleri var ama hiçbir şeyleri yok gibi."
Bu yaşam sevincinle, ancak sağlıklı yaşarsan mutlu olursun, sen. Çalışarak, üreterek, coşkuyla yaşarsan. Rüzgârdan korkarak, güneşten sakınarak yaşamak sana göre değil.
..güzel kadınların kocaları yakışıklı ve genç olmalıdır.Hasta olanlar köşelerine çekilip, ölümü beklemelidir.Türkler sadece Türkçe konuşmalıdır.Bütün bunlar, insanların kendi kendilerine uydurup, kendilerini mecbur ettikleri aptalca kurallar.
Oysa hayat hiçbir kurala uymuyor.Çağıl çağıl akıp gidiyor dört bir yanımızdan.