Ummadığım zamanda, hiç ummadığım bir şekilde girdin hayatıma.
Yanımda oldun, dostum oldun, hem dert yanıp hem eğlenebildiğim insan oldun, güvendirdin, kendine bağladın, gitgide katlanarak çoğalan bir sevgi oluşturdun içimde sana karşı.
Her şey güzelken, tam birbirimize ait olmuşken, öyle çekip gitmen...
Bilmiyorum sahiden.
Aklından ne geçiyordu, bilemiyorum.
Beni bilerek üzmediğine inanmak istiyorum ama yaptıkların, hiç umursamadan çekip gidişin, ardına bakmayışın, ne halde olduğumu umursamayışın herşeyin farkında olduğunu gösteriyor.
Senin sayende güldüm, senin sayende ağladım, beraber sustuğumuz da oldu, çocuklar gibi şen şakrak olduğumuz vakitler de.
Ama ben seni hiç bırakmadım.
Sen gittiğinde bile, belki bir gün dönersin diye bıraktığın yerden hiç ayrılmadım.
Dönmeyeceğini kendime anlatmaya çalışsam da, hep bunun umuduyla yaşadım.
Sen hiç sevemedin, hissedemedin, dönmedin, olsun.
Peki sen gittiğinde inanacak hiçbir şeyim kalmadığını da biliyor muydun?
Keşke bilseydin.
Keşke ben senin için ağlarken, sen başkalarıyla kahkahanın dibine vurmasaydın.
Keşke sevmeseydim seni bu kadar.