Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
Muazzez Demir
Muazzez Demir
@geceye1kitap_
İsyan ile sitemin düetini bestelerken çığlıklarla, Varlığını hissettirir yaradan, susarsın...
üniversite öğrencisi
Çanakkale
Eskişehir, 5 Ağustos
867 okur puanı
Mart 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Hafta sonu ince çerezlik kitaplara yer vermeyi seviyorum bir çırpıda soluksuz okuyup bitirmek keyifli geliyor Kapanda bu pazar günüme eşlik eden bir kitap oldu güzel de oldu.Bikaç saatte elimden bırakamadan okudum bitirdim.Akıcı sade dili içinde aşk,sevgi,ihtiras,ihanet herşeyi barındırıyor.
Biraz konusundan bahsedeyim,Azra ve Metin aynı fakultede okuyor ve ilk kez orada tanışıyorlar.Azra ve Pınar da üniversitede tanışıyorlar ve yakın samimi iki arkadaş oluuyorlar.Bu iki kadın Metin’i seviyor.Ama birbirilernden habersiz.Pınar fotoğrafçılıkla uğraşıyor bu sırada her noktada ilgisini çeken dikkatini çeken Metinin hallerine kapılıp gidiyor ama birtürlü yaklaşmayı konuşmayı beceremiyor.Birgün bir bakıyor ki Azra ve yanında Metin anlıyorki arkadaşının aşkı.O andan itibaren içine gömüyor sevigisini.Metin ve Azra evleniyorlar.Aslında Metin sadece güç ve para için bu evliliği kabul ediyor.Bir gün Metin Pınarın stüdyosuna çıkıp geliyor ve karısını orda Pınarla aldatıyor olaylar olaylar gerisini anlatmıyorum Burdan sonra Azra olanları öğrenecekmi?
Metinle Pınar bu ilişkiyi nereye götürecek?
Onları bekleyen büyük son ne? Bütün soruların cevaplarını okuyup sonunda görebilirsiniz kitapla kalın
Nigiz kitaplarını hep görüyordum ve sonunda okuduğumda neden bu kadar sevdiklerini anladım.O kadar güzel bir kitap ki hemen seriyi bitirme isteğiyle dolanıp duruyorum.İs konservatuar öğrencisi ve tiyatroya çok aşık biri.Yine bir oyun oynayacaklar fakat bu hayatını çok fazla değiştirecek.Mantus ve Mania oyunu için baş karakterde ve oyunu oynarken
Komünist sistem çökmüş. Küreselleşen Dünya da açık pazar haline gelen Doğu Bloğu ülkeleri ile mal alım satımı yapılmaya başlanmış.Tabii bu süreçte bunu fırsat bilenler geziler de düzenliyordu. Ömür de bir firmada çalışan ama gezi işleri ile de uğraşan oldukca haylaz bir adam.Karakterimiz de gezi işleri düzenlemeye başlıyor ve bundan kendine de bir kar elde ediyor.Hemde arkadaşları ve kendisi için iyi bir eğlence diye düşünüyor.Tabi birde bu işleri patronundan gizli çevirdiği için yüreği ağzında ha duydu ha duyacak diye hop oturup hop kalkıyor.En son bir gezi düzenliyor bizim haylaz Finlandiya için yine tüm ekibi topluyor fakat bu işde bir sıkıntı var çünkü bu gezinin sonu hiç de umdukları giibi olmuyor...Acaba bu gezide Ömür ve arkadaşları neler yaşıyor?Patronu arkasından çevirdiği işleri duyuyormu?Gelin okuyun eğlenerek gülerek keyif alarak sonunu sizde öğrenin
Okur Takip Önerileri
İki farklı aşkla,iki farklı hayata sahip Sabah ve Şükranın hikayesi ile geldim bugün. Önce Sabah’tan bahsetmek istiyorum;sessiz sakin uysal bir kadın sabah.Kafasına vur ekmeğini al dediğimiz insanlar vardır ya tam da öyle.Onun öyle olması okurken beni biraz çileden çıkardı açıkcası.Bu yüzden ona biraz kızdım kendini ifade edemıyor gibi hissettim.
Şükran kitabın şanslı kadını mı sonradan şansı yaver gitmeyenimi söyleyemem, o kadar güzel bir aşka,kendisini o kadar seven bir adama sahip ki. Bu tarz bir sevgiyi bulmak için yedi cihan dolansanız da olmuyor bazen. Aşk çok kıymetli bir duygu,yaşayabilirseniz eğer. Şükran’ın gördüğü sevgiyi o satırların arasından öyle hissettim ki,siz bir de Şükran’ı düşünün.Konu geçişlerinde zaman zaman sert geçişler olsa da kolay okunabilen ve hemen biten bir kitap. Bir de kitap da karakterlerin ismi kullanılmamış. Belki de 2 kadın tek başına başrol olsun diye düşünülmüş.
Şükran ve Sabah ın ortak noktası nedir?
Ne zaman hayatları ortak bir noktada birleşir?
"Sen sus" kitabın son cümlesi. Ama kitap kapağı olmayı hakeden geç kalmış bir cümle...Bu tarzı severlere güzel bir tavsiye
Kitabımız 15 krallığın birbirinden farklı hikayesini içeriyor.Bu krallıklar ve krallar aslında “barış”istiyorlar ve bunun için bir araya geliyorlar. Toplantıya başkanlık eden şövalye Sör Kouder Karyan ise savaşta çocuğunu kaybettiği için artık savaş istemiyor ama ona da söz hakkı tanınmıyor. Krallar o toplantı dışında kendileri bir anlaşma yapıyor
Kahramanımızın,tek başınalık serüveni olarak tasvir ettiği bu yanlızlık biçiminin,farklı evrenlerine tanıklık edeceğiz.
Hudut haydutları
Meydanında zihnimin.
Delinin akıllısıyım
Bu kısmen gerçek,bir yaz akşamında
Saç diplerimde boş kovanlar iç içe geçmiş
En önce cenk ederken sentetik peygamberler
Döndü nevrim
Ölüm yanlızca ölüler içinmiş
bunu öğrendim.
Kahramanımız içinde yaşadığı içsel savaşı tasvir etmiş bizlere.Derinlerinde deneyerek yanılarak belkide izleyerek keşfetmiş...
Demek mutluluk böyle bir şeymiş.
Pek ucuz ve çok pahalı aynı anda,
İki dudağının arasında,dilinin ucunda,
Dizginleniyor göğsündeki atlar,
Onu bir başkasına bulaştırdığında.
Bu deneme kitabını haftasonuma farklılık katması adına okumuştum benim için farklı bir bakış açısı oldu.Çok tarzım olmasa da bu kısacık satırlarda aralarına serpiştirilmiş şiirlerde değişik bir dünya keşfettim.Denem türü sevenler için farklı bir kitap olacaktır
Çok sevdiğim Nazım Hikmet’in piraye ye yazdığı mektupları hatırlattı bu kitap bana uzun zaman olmuştu onu okuyalı.
Yazar hiç göndermeyeceğiniz mektuplar yazdınızmı diyor...Adresi yok ,varacağı nokta belirsiz .Oysaki kimsesiz kalmış mektupların tarihi bile belli.Okurken mektupların yanı sıra sanki bir günlük okuyormuş havasıda vardı.Hüzünlü akıcı duygu yüklü bir çırpıda çok bitebilecek bir kitap.Çok güzel alıntıları olduğunu da es geçemeyeceğim.Kısa bir mole vererek bence yer verilebilir
“Eğitim dediğin şey hiç masum bir şey değil. Oldukça ideolojik bir alan. Bence eğitim, doğal ortamında asla ateşe yaklaşmayacak bir kaplanı alıp sirk ortamında eğiterek her kamçı şaklattığında o ateş çemberi içinden defalarca geçmesini sağlayabilmek. Sistem neyi dayatmak istiyorsa insan beynine bununla ilgili format atılıyor.”
Daha bir çok dikkat
Pedina bence sadece polisiye değil,aşkı, sevgiyi, hırsı ,doğu kültürünüde yansıtan bir kitapdı.
18 yaşında olan Dudu cinayete kurban gitmiştir. Zengin bir aileden gelmektedir genç kız ve babası cinayet soruşturmasının gizli yapılmasını istemiştir. Bu göreve de acemi olan Zehra verilir. Bu olayı ve soruşturmayı anlatması ve yardım alması yasaktır. Sadece müdürü ve savcı ile gelişmeleri paylaşmaktadır.Acemi olan Zehra komik bir karakterdir . Ona kızsam mı, sevsem mi bilemedim. Bu davayı araştırırken Dudu'nun şoförü olan Güven'den yardım alır. Olayın içerisinden birisinden yardım alıp onunla her şeyi paylaşması ve bu da bir tarafa bu kişi ile bir ilişki yaşaması hiç etik değildi.Kaldı ki Güven sadece bir şoför değil!! Soruşturmanın gün ve gün minik adımlarla ilerlemesini okurken bir taraftan da ikili arasındaki aşkı okuyoruz. Kültür farkları, gelenek çıkmazı ve gizli gerçekler her şeyi değiştirecektir. Yine itiraf etmeliyim ki kitabın başında suçluyu ve cinayet sebebini tahmin ettim. Çünkü çok polisiye okunduğunda konunun gidişatına hakim oluyorsunuz.Bu sebebi tahmin ederken aklımda soru işaretleri olsa da sayfalar ilerledikçe bu sorular cevaplandı.Yinede ben kitabı heyecanla okudum sevdimde. Zehra komiser karakteri biraz daha gelişirse harika bir polisiye seri ortaya çıkabilir diye düşünüyorum. Tavsiyemdir
Hayatı yeni yeni tanımaya başladığı çocukluk günlerinde yaşadıklarıyla kişiliğinin belirmeye başladığı,ergenlikte derinleştiği,gençliğinde ise anlamsızlaştığı biri Haluk...Hayatını anlamlaştıracak bir şeyi yokken yaşadığı trajik olay sonrasında da kendini bütünüyle kapatmıştı hayata.
Sonra o duyduğu ses...Sanki yeni bir ruh olmuş yaşama nedeni haline gelmişti.Hayatta her şeyini kaybetmiş bir adamın ajandasını bulan ana karakterimiz bu ajandadaki yazılanları okumaya başlıyor. Ve olaylar gelişiyor.Hikayenin birde İtalya boyutu var elbette:) Bilge zamanında ağır travmalar yaşamış genç bir kızdır. Zamanla birbirlerine açılan çift nişanlanır ve evleneceği güne yakın Bilge ortadan kaybolur ve kaza haberini alırlar. Bilge’nin kazada suçsuz olduğu anlaşılsa da bir türlü meydana çıkmaz ve sırların ard ardına yıllar sonra çıkmasına sebep olur.
Bir yanı Meursault bir yanı Raif Efendi olan Haluk, aşık olduğu kadın Bilge anlamamıştı belki neden bu iki farklı karakterin bir bedende buluştuğunu.Sonlarımı?Bu psikolojiye dahil olup birlikte görelim derim.
Bir erkeğin olaylar , yaşadıkları ,iç dünyası ile psikolojisini,iniş çıkışlarını,duygusal geçişlerini yazarın bize aktarımı güzel geldi.Betimlemeleri çok lezzetleydi desem yeri varSanatla bukadar iç içe bir kurgu olmasıda cabası.Sanki o müzeleri tarihi yerleri geziyormuş gibisiniz.Bence bi yer vermelisiniz hayatınızda bu kitaba
Kitabın arka kapağını okuyunca dedim ki bir askerin anılarını okuyacağız ki bu genelde erkeklerin anlatıp bitiremedikleri muhabbetlerdendir.Orhan karakterimiz.Ailesi ve kız arkadaşıyla vedalaşarak nizamiyeden giriyor içeri.Tabi kız arkadaş bitane değil biri daha var hayatındaNazlı ve filiz.Tam gıcık oluyorken ben karaktere bambaşka işler çıkıyor içinden.Kardeşini okutmak için askere gitme hevesindeydi sonunda emeline ulaşıyor ki anası kardeşi rahat etsin.Orada başlıyor hayatın mücadelesi birkez daha Orhan için.Var olan düzene baş kaldırımı dersiniz haksızlığa gelemeyip doğruların izinden gitme çabasımı ne derseniz deyin.Olması gerekeni yaptığı için yıldırılma çabaları,tehtitler,güçlünün güçlüyü ezme çabası.Ne varki hiç birine boyun etmiyor hep dim dik duruyor doğru bildiğinin ardında.Yazarın dhaa önce kalemiyle tanışmış olmamdan kaynaklı rahatca bir çırpıda bitirdim.Oldukca akıcı sade bir kalemi var ki bu kitabıda öyleydi.İçerisinde argo kelimeler,askeri bir konu üzerinden ilerlediği için yer yer bu tarz terimler olmasıyla çok hitap ettiğini söyleyemem.Yinede aralara serpiştirilen şiirler farklı bir hava katmış.Yazarın kalemine sağlık diyorum çıtır çerezlik okumalar için de tavsiye ediyorum
Kitabımız ilk birkaç bölümde Mevlana ve Şems zamanında geçiyor ve Tuğrul Ağa adında ki bir adamın Pazuzu Put'unu bulmasıyla başlıyor. Söylenene göre bu put, büyülenmiş ve etrafında ki herkese ölüm, uğursuzluk ve birbirinden ilginç nüsubetler saçan özelliği var. Mevlana bu putu sadece kendisi ve az sayıda ki cemaatinin bildiği bir yerde saklıyor ve cemaati ile birlikte o putu koruyacaklarına yemin ediyorlar. Bundan sonrasında yaratıklar, insanları yok etmek için öldürmeye Tuğrul'dan başladılar. Günümüze kadar süre gelen bu cinayetlerin sırrını çözmek için 7 sırdaş görev alırlar. Bu cemaatin görevi soydan gelen herkeze geçiyor. Araştırma yapılırken çok ilginç detaylara dikkat çekiliyor. Ayin gibi. Her cinayetten sonra yaratıkların bıraktığı mesaj: "efendimiz geliyor." gibi. Olayın geçtiği Zengibar Kalesi. vs. Bulunan bu heykel neyi ifade ediyor?'Efendimiz geliyor ' dedikleri kimdir? Nereye , niçin geliyor? Ve kimlerdir bu cinayetleri işleyenler?7 Sırdaş kimlerdir? Neyi saklıyorlar? Araştırma sonuçları onları nereye yönlendiriyor?
Kitaba başlarken hiç böyle olacağını düşünmemiştim inanılmazdı.Paranormal olaylar kanlı ölümlü bölümler oldukca fazla. Geçmişten günümüze kadar olan kısmın uzun bir şekilde anlatılmasını sevdim. Tarihten verilen detaylar güzeldi, akıcı ve merak uyandırıcıydı.Tarihi romanları, paranormal olayları çok sevdiğimden ben kitaba bayıldım.Bu tarzı sevenlere kesinlikle tavsiyemdir elinizden bırakamayacaksınız
Sizin hiç bir sabah uyandığınızda aynada kendinizi göremediğiniz oldumu?
Bugün yorumuma soru ile giriş yapıyorum. Çünkü hikaye Artemis'e annesinden yadigar kalan aynada kendi suretini görememesiyle başlıyor. Aynaya baktığında evin tüm eşyalarının yansımasını görür fakat bir tek kendisini göremez.Bunu kafasına çok takar ve aynayı satmaya karar verir. Aynayı satın almaya yaşlı bir cüce gelir tabi sonradan ayna başkasının eline geçer. Aynayı sattığına pişman olan Artemis yaşlı cüce ile bir yolculuğa çıkar. Bu yolculuğa onu takip eden peşini bırakmayan sevgilisi Atila da dahil olur. Aynalar diyarında kendi yansımaları ile tanışan bu iki çift geçmişleriyle, sevdikleriyle ve kendileri ile yüzleşmek zorunda kalırlar ve böylece serüven başlar.Bu öyle bir serüven ki elinizden bırakamayacaksınız Ayrıca kitabın içinde çok güzel çizimler de yer alıyor. Hayatınızı ve hayatınızdaki insanları bir kez daha gözden geçireceksiniz bu kitapla.
Artemis; Aynalıacuna ,aynalar diyarına gidebilecek mi ? Piksel-tıraşlarına ulaşabilecek mi ?Simetra kimdir? Pekii ama Artemis aynada kendini neden göremedi? Bunun gibi bir sürü soru sorabilirim aslında... Yazarın da dediği gibi; "Görmenin formülü mü olurmuş? Bakarsın görmek istersen görürsün..."Herkesin kendi gerçeğiyle yüzleşmesi dileğimle...
#okudumokuyun diyor ve içtenlikle tavsiye ediyorum. Çünkü ne kadar okursanız, o kadar bilirsiniz. Ne kadar öğrenirseniz, o kadar farklı yere gidersiniz
Makabil; bir şeyin geçmişi, öncesi anlamına geliyormuş.
Polisiye türünde olan Makabil den bahsetmek gerekırse yazarın ilk kitabı ve Türk olmasına rağmen karakterler yabancıydı. Başlarda biraz zor adapte oldum desem yeridir.Çok fazla diyologla başladı.Karakterler yabancı olayın geçtiği şehirler de yabancıydı.Açıkcası başlarken böyle olacağını hiç düşünmememiştim.Kitap da argo sözcük,küfür,+18 bölümler var.Günümüzde özellikle ülkemizde pek yaygın olmasada türü yeraltı edebiyatı tarzıydı.Daha öncesinde birkaç yeraltı edebiyatı tarzı kitap okumuş olduğum için beni rahatsız etmedi.Hatta farklı bir kurgu okumak keyifliydi diyebilirim.Bir çok edebiyat kalıbını hiçe sayan eserlerdir.Kitap ben özgürüm ben kendime özgüyüm diye bağırır.Bu kitapda biraz bunu verdi bizlere.
Konusu ise dedektif Mr. Simon'ın bir cinayetten dolayı suçlanması. Cinayete kurban kişi ise yine bir dedektif olan Mike Harris'tir.
Sonlara yaklaştıkça olayların nasıl ilerleyeceği oldukça merak uyandırıcıydı. Mr. Simon suçlamalardan kurtulabilecek mi? Cinayeti nasıl çözümleyebilecekler? Gibi soruların cevabını öğrendim. Bir cinayeti çözmek mi daha zordur yoksa onu kurgulamak mı?
Aralarında yıllardır devam eden rekabet ve iki dedektif, araştırılması gereken bir cinayet ve hiçbir şeyden haberi olmayan bir polis…
Bu tarzı severlere tavsiyemdir
Merhabalar kitap severler bugün Yağmur Kızılkoca kalemiyle tanışma kitabım olan #kadınkorkusu kitabının yorumuyla geldim öncelikle kapak tasarımı muazzam resmen bayıldım, ve ters köşeleriyle kurgu içeriğiyle iyi ki okumuşum dedim. Cesaret,korku ,iyilik,kötülük bizlerin de sürekli mücadele ettiğimiz duygular.Adem , kendi halinde içinde yaşadığı savaşın ,korkunun esiri olmaktan korkan yalnız bir adam. Öleceğinden korkuyor ve çyle hissediyor ama tek başına ölmekten korkuyor. Gittiği bir sergide karşısına çıkan kadına kendiyle yaşamasını teklif eder. Çaresiz bir anında gelen bu teklifi , Berna kabul eder. Fakat bu ev arkadaşlığından hoşlanmayacak kadınlar vardır Adem in hayatında...
Bu kadınlar kimler? Berna ve Adem birlikte olacaklar mı?Karanlıktan gelen kadın neler yapacak?Berna'nın belalı eski sevgilisi neler yapacak?Bu soruların cevabı için kitabı okuyun derim.Kitabı elinize alınca bırakmak istemeyeceksiniz çok iyi bir psikolojik gerilim çünkü bir sonraki bölümde ne olduğunu merak edeceksiniz.
