Âşık: ateş kesilen, hararetle koşup giden, yanıp yakılan ve alev gibi yücelip başı çeken kişiye derler. Bir an bile işin sonunu düşünmez o; yüzlerce cihanı yakar da hiçbir şeye aldırış etmez.
Yokluğunda çorak çöllere döndü evim barkım
Koca koca dikenli çalılar sardı kuşattı
Ben yine yağmuruna hasret
Yine avare yitiklikten
Gel de yeşersin bahçem
Gel de güzelleşsin gözümün değdiği alem
Gel de gidiversin şu aklım başımdan
Gel de şenlensin evim
Delinin bayramı her gündür
Bana da bayram olsun nefes aldığım her an
Anladım ki asıl uzaklığım sanaydı.
Ben asıl sana gurbettim. Her nereye gidersem gideyim sana yakın olamadıktan sonra bütün yakınlar uzağımdı. Ve ne zaman sana yakın olsam bütün uzaklar yakınım oldu.
Neyledim ben sana kim ney gibi nâlân eyledin
Şem-i bezm-i ârâ gibi sûzan u giryân eyledin
(Ey sevgili!)
"Ben sana ne yaptım ki beni ney gibi inlettin.
Meclisi süsleyen mum gibi beni yakıp ağlattın."