Şu içimde köpüklenen güngörmemiş sevdayı;
Suçmuş gibi öfkeyle hep ağzıma tıktılar.
Bulamadım yüreğimin menzilini, yolunu.
Beni geçip bozbulanık, bir kuyuya aktılar;
Kararttılar cebimdeki kuş sulağı aynayı.
Kırmızı gül giderayak sende kaldı tamahım.
Anıların kar topluyor inceden,
Bir yorgan gibi geçmişimin üstüne.
Ama yine de unutuş değil bu,
Sızlatıyor sensizliği tersine.
Senin kim olduğunu bile bilmezken.
Sevgiden caydığım yerde darıl bana.
Bu yaşa geldim içimde bir çocuk hâlâ Sevgiler bekliyor sürekli senden,
İnsanın bir yanı nedense hep eksik
Ve o eksiği tamamlıyayım derken,
Var olan aşmıyor azar azar zamanla.
Anamın bıraktığı yerden sarıl bana.
Şimdi benim bir han avlusunda
Hiç bitmeyecek umutsuz kavgam,
Soluyorsa başı önde yorgunluktan;
Bil ki senin hep böyle umarsız,
Yarını göze alamayışından.
İşte bunun için sevmiycem seni.
Geçmişe özlem gelmişse bir toplumda gündeme;
Bugünden hoşnut değil demektir kimse.
Ama geçmiş güzellikleri yaşatmak için,
Gönlü yok kimsenin gül yetiştirmeye.
Kadınlar da oldu elbet yaşamımda,
Biri hariç hepsini bağışladım.
Sınadım kendimi karşılıklı acıyla,
Ben hep ölüme ve aşka inandım.
Bir şey var dokunur bana;
Yüzüme uymayan iğreti adım.