Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

264 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Bir İletişimsizlik Sorunsalı: Aden
“Uzay yolculuğu, insanoğlunun merakının en özlü ifadesidir.” -
Stanislaw Lem
Stanislaw Lem
Stanislaw Lem’in,
Solaris
Solaris
’le birlikte en bilinen romanlarından biridir Aden. En azından ülkemiz için bu durum geçerli zira İletişim Yayınları’nın yıllar önce yayımladığı Lem külliyatından, Solaris haricinde baskısı hala bulunan tek kitap olma özelliğini taşımaktaydı kısa bir süre öncesine kadar. Alfa Yayınları'nın yayın haklarını almasıyla birlikte Lem'in eserlerine ulaşmak kolaylaştı. Her ne kadar Solaris, Lem’in başyapıtı olarak görünse de, kendisi ikinci kez bile okunmayı hak etmeyen, sıradan bir kitap olduğunu söylemiştir. Lem’in zihninden geçenleri tam olarak bilmiyoruz lakin ben, Solaris’in bir başyapıt olduğuna inananlardanım. Aden’i de okumamla birlikte, en az Solaris kadar sevdiğimi fark ettim. Aden, tıpkı Solaris gibi, farklı bir güneş sisteminde yer alan bir gezegenin adıdır. Bir okur olarak Aden’e misafir oluyor ve anlatı bitene dek orada kalıyoruz. Sürüklenmenin hat safhada olduğu, bilinmezlik dozu yüksek, okuması heyecan verici bir romandan bahsediyoruz. En azından Stanislaw Lem bunu çok iyi başarıyor ve zihninde kurguladığı dünyaya bizi öylesine ustaca bir şekilde sokuyor ki, kitap daha bitmeden şapkamızı çıkarıyoruz kendisine. Kitapta hepi topu 6 karakter var: Fizikçi, Kimyager, Sibernetikçi, Mühendis, Doktor ve Kaptan. İçlerinden sadece birinin adını öğrenebiliyoruz ve o da sadece birkaç yerde. Bunun haricinde karakterlere sürekli olarak meslekleri ile hitap ediliyor. Bu durumun, kitaba bambaşka bir hava kattığını ve ilk defa böyle bir şeyle karşılaştığımı belirtmem gerekiyor. Kesinlikle kötü değil, ustaca. Çünkü hiçbir karakter aklımızı bulandırmıyor, direkt mesleklerini icra ediyorlar ve o anda yapmaları gerekene ne ise, onu yapıyorlar. Farklı meslek gruplarında yer alan bu altı astronot, uzay gemileriyle seyahat ederlerken, Aden gezegeni bir hayli dikkatlerini çeker. Bunun sonucunda sadece bir göz atmak amacıyla gittikleri gezegene, vahim bir kazanın sebep olmasıyla birlikte çakılıverirler. Her şeyin daha yeni başladığı bu noktada, karakterleri çok zorlu görevler beklemektedir. Bir yandan uzay gemilerini tamir etmeye çalışan grup üyeleri diğer yandan gezegene ilgi duymaya devam etmektedir. Bu durum onları gezegeni araştırmaya iter. İndikleri bölgeden önce kuzeye, sonra doğuya, daha sonra güneye birer yolculuk gerçekleştiririler. Sahipsiz ve çalışanı olmayan bir fabrika, ilginç bitki türleri, birilerinin yaşayıp yaşamadığı dahi belli olmayan şehirler gibi sıra dışı şeylere tanık olacaklar ve gördükleri her şeye bir açıklama bulmaya çalışacaklardır. Bir an önce gemi onarılmalı ve “ev”e dönülmelidir zira Aden’de işler rayından çıkmakta ve Aden sakinleri ile karşı karşıya gelinmektedir. “Çok ilginç, ama Aden’de şu ahtapot kollarından hiç yok,” dedi Doktor. “Okuduğum bütün bilimkurgularda gezegenler, adamı yakalayıp boğazlayan böyle şeylerle dolu.” “Ve oralarda yaşayanların altı parmakları vardır,” diye ekledi Kimyager. “Nedense hepsinde altı olur.” Üstteki alıntıdan da anlaşılacağı üzere Stanislaw Lem, Aden’deki canlılara canavar damgası yapıştırmamakta ve karakterleri ile savaştırmamaktadır. Zaten kurgu bunun üzerine olsaydı, ne Solaris ve Aden başyapıt olabilirdi ne de Stanislaw Lem usta. Onu usta yapan etmenlerin başında hiç şüphesiz eserlerinde seyahat ettiğimiz gezegenin canlıları ile iletişim kurma çabaları geliyor. Ve bunun sonucunda da insanoğlunun Dünya dışında ne kadar savunmasız olduğunu anlıyoruz. Kendi dünyamızda geçerli olan “doğru”larımızla, Aden’in “İkicanlı”larını sorguluyor, bir mantık çerçevesine oturtmaya çalışıyoruz. Haklarında hiçbir şey bilmediğimiz canlıların hayatlarına iyi niyetli de olsa müdahale etmenin getireceği sonuçlar nelerdir? Gezegen ve gezegen üzerinde yaşayan canlı varlıklar hakkındaki kısıtlı bilgilerimizle böyle bir şeye kalkışmalı mıyız gerçekten? Kalkıştığımız takdirde sonuçlar ne olur? Bizim doğrularımız, onlar için de geçerli midir? Doğrularımız hangi zaman ve mekanlarda geçerliliğini yitirmemektedir? Peki ya Aden’de olan biten her şeyi Dünya’dan örneklerle tartışmaya sunmamız? Tüm bunlar etik midir? Yazar, tüm bu soruları ve daha fazlasını hiç çekinmeden yöneltiyor bize. Kendi hayal gücü çerçevesinde, gereken cevapları vermeyi de ihmal etmiyor. Hikayenin standart akışı içerisinde karakterleri aracılığıyla felsefi çözümlemeler yapmayı çok iyi başarıyor. Ufacık bir konuyu dahi her yönüyle ele alması, altyapısı güçlü bir eser çıkarıyor ortaya. Kitapla ilgili tek eleştirim, tıpkı Solaris’te de olduğu gibi, çeviri sorunu. Eserlerini Lehçe yazan Stanislaw Lem’i, bizler ancak ve ancak İngilizce çevirilerinin tercümesiyle okuyabiliyoruz. İngilizceye çevrilirken anlam kaybına uğrayan birçok şey, bir kez de dilimize aktarılırken bozuluyor. Lem, kelimelerle ustaca oynayan bir yazar ve gönül ister ki orijinal dilinde okuyalım. Eh, bu seçenek zor olduğuna göre geriye en iyi seçenek Lehçeden direkt çeviri kalıyor. Çevirinin çevirisini okumak hoş değil. Yine de çevirmen Olgun Baydemir ve editör Türker Armaner’in emeklerini yabana atmamak gerek. Kitabın akıp gitmesinde hiç şüphesiz önemli katkıları var. Sona yaklaşırken, Aden’in en az Solaris kadar başarılı bir kitap olduğunu tekrar etmekte yarar var. Uzun gezegen betimlemeleri, karakterler arasındaki çözümlemeler ve sayfalarca süren gizem, kitabın başarısında büyük rol oynayan etmenlerin başında geliyor. Okurken kendinizi gerçekten de başka bir güneş sisteminin dördüncü gezegeninde, Aden’de bulmanız işten bile değil. Bir süre Dünya’yı özleyeceksiniz evet, ama bu Aden’de geçireceğiniz sürenin boş olacağı anlamına gelmiyor. Stanislaw Lem’in zihninin dehlizlerinde gezinecek ve Dünya’ya geri döndüğünüzde artık eski siz olmayacaksınız. İyi okumalar.
Aden
AdenStanislaw Lem · İletişim Yayınevi · 2019432 okunma
··
715 görüntüleme
pati ayak okurunun profil resmi
Kitaptan spoiler yerim diye, kitabın sıradan olduğu düşüncesinden sonrasını okuyamadım ama listeme alıyorum. Teşekkürler
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Biraz daha kitabı okuyanlara yönelik bir yazı evet. Ama kitap hakkında birçok şey bilinerek okunsa dahi asla okuyan kişiyi hayal kırıklığına uğratmaz çünkü Stanislaw Lem gibi usta bir yazar var karşımızda. Benim için bilimkurgunun en büyük ismidir kendisi ve yazdığı her kitap çok değerlidir. Birilerinin okuyacak olmasına vesile olmak sevindirici. Keyifli okumalar diliyorum.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.