Simgecilik, müziğin bizde uyandırdıklarına benzeyen, ilham yoluyla hissedilen ilişkilerin kusurlu çevirisiydi. Videmus nunc per speculum in aenigmate. Bir esrarın karşısında olunduğu bilinci bulunmaktaydı, fakat şekiller aynanın içinde farkedilmeye çalışılıyordu. İmgeler, ancak başka imgelerin aracılığıyla açıklanabiliyorlardı. Simgecilik, bizzat yaradılışın aynasının karşısında tutulan ikinci bir ayna gibiydi. Her kavram, şekle sokulu veya resimsel hale gelmişti. Dünyanın temsili, bir katedralin ay ışığındaki dinginliğine ulaşmıştı ve düşünce burada uykuya yatabilirdi.