Başlangıçta kitapta neler olduğunu tam idrak edememiş olsam da biraz ilerleyince bir Jack London klasiği olarak kitap akıcı hale gelmeye başladı. (Zaten kısacık bir kitap diyebiliriz belki fakat bazı 50 sayfalık kitaplar sanki oluyor 500 sayfa. Bir türlü gitmiyor.) Bir kabile reisi olan Naass'ın evlendiği gün eşi kaçırılır. Nass bulunduğu yeri terk ederek eşini aramaya çıkar. Bu süreç içinde Naass'ın ruh halini ve düşüncelerini gözlemliyoruz. Kitap kaçırılan birisini aramaktan ibaretmiş gözükse de aslında kan davası, akla mantığa sığmayan gelenekler, heves gibi şeyleri içinde barından bir kitaptır. Jack London'ın okuduğum diğer kitapları gibi bu kitabı da çok hoşuma giderek okudum. Okuduğunuz zaman pişman olmayacağınız bir kitap. Sadece sonunda, aa bitti mi, diyebilirsiniz o kadar. ;) Keyifli okumalar.